Yaşam benim için klasik bilinen şekliyle doğum ve ölüm arasındaki ömür olarak isimlendirilen bir zaman dilimi değildir. Hiç olmadı. Benim için yaşam, ailemle geçirdiğim zamanın bana kazandırdıkları ile başlar ve başladı. Ve yaşamıma birer birer giren her bir arkadaş, dost, eş, akraba, komşu, öğretmen, çalışan, yöneten olarak ve fazlasıyla isimlendirilen her bir rol modelle süslenen bir zaman dilimi oldu ve halen de öyle.
Yaşam deyip geçmek, ömür deyip iç geçirmek, nasıl bir içe dönüş, nasıl bir hüzün doldurur farkında mıyız diye sorsam, ne deriz merak ediyorum.
Benim için yaşam, bakmak ve görmek oldu her zaman. Gülümsemek gördüklerime, içimi acıtsa da, bilmek ardından gelen ödülü ve sevgiyle kabul etmek oldu. Bana katkılarını o an görmek kolay olmasa da. Sonucunun benim için her şekilde harika olduğu bilinciyle.
Benim için yaşam iyi olmak, iyi düşünmek, iyi davranmaktı. Bana aksi yapıldığı anlar olduğunu hissetsem de aksini yapamazdım. Rahmetli annem her an bize,” iyi dile komşuna, iyilik gelsin başına” derdi
Başka görüşlere göre bu kadar iyilik aptallık deseler de ben bu davranış biçiminin aptallık değil ABDALLIK olduğunu öğrendim. Ve ABDAL olabilmeyi seçtim. Yolumda her karşılaşma ABDALLIĞA bir adım, onu gördüm.
Benim için yaşam, bize sunulanlara şükretmekti ki; bu içinde bulunduğumuz anda bizde var olan ve artarak çoğalan varlıklardı. Anladım. En büyük şükür benim var oluşumdu ve elbette benim varlığımla var olan, yaşamıma renk katan tüm zenginliklerin ışığıyla yolumu aydınlatmasıydı. Şükürler olsun.
Benim için yaşam sevgi olmaktır. Anladım ki, Yüce Yaradan’ın bir parçası olarak her hücremiz aslında sevgi yansıtırken, farklısında ısrar edenler de var ve bir gölge oyunundalar. Henüz mutlak gerçeği görmeye cesaretleri yok ve bir esaret içinde ışık bekliyorlar.
Benim için yaşam ışıktır. Anladım ki, eğer ben ışığı yansıtırsam, esaretin karanlığı mutlak gerçeğe, aydınlığa açılır ve sevgi kazanır.
Benim için yaşam, ben olmaktır, ben de sen olmak, sen de biz olmak ve en sonunda OLmaktır.