İKRA! OKU! Yaradan Rabbinin adıyla OKU!
Bu ayeti önceleri sadece Kuran okumakla ilişkilendirirdim. Sadece Kuran okumaya adanılmış bir ayetti benim için ki tam anlamıyla idrak edememişim. Kutsal kitabımız elbette okunulmalı, içinde her bilinçteki kula hitap eden ayetler, mesajlar var bana göre. Bunun yanında kitap okumakta aşırı önemli benim için. Hatta doğayı okumak, gökyüzünü, yeryüzünü okumak. Aslına bakarsanız Allah’ın yarattığı sistemi, sistemleri okumak, anlamak, idrak etmek. En sevdiğim sözüm; sistem içerisinde sistem gizli. Okuyarak bir çok farkındalık elde etmek. Bilinç seviyeni geliştirebilmek mümkün. Bunun yanında güzel düşünmek ve hep gelişmeye odaklı hayaller kurmak.
Hayallerimde akademisyen konuşmacı yazar olmak bana çok yakışıyor mesela. Hayalimi durdurup daha doğrusu konuşmamı durdurup -ki sürekli hayallerimde bir konuşmacı gibi konuşmalar yapıyorum- an da ki hayatıma dönemiyorum zaman zaman. Kıyamıyorum yarıda kesmeye öyle güzel akıyor ki çünkü J sanırım o yol bu yol, çok daha iyi hissettiriyor beni. Olmayan şeyler de var elbet, zamanla ve sırayla sadece sabretmem gerektiğini biliyorum. Kendimi dingin bir mod da tutmaya çalışıyorum. Dingin mod da kal ve hayatla birlikte ak, kendine planlar oluştur, ertelemeyi bırak. İnsanların bazen beni aynaladığını fark ediyorum, kızdığım şeyleri bana yapıyorlar aslında aynı şeyleri ben de kendime yapıyorum. Hangi bahanelerin arkasına sığınıyorum bilmiyorum
Tren kaçtı diye düşünme. Bir sonrakine bin. Ondan in sonrakine bin. Çünkü sonsuz olasılıkta trene sahipsin, bunun idrakini sağladığında aslında olan sana akacak ve direnmeyi bırakacaksın. Direnme, akışta kal, bu cümle baydı biliyorum ama aslında bu cümle biraz da nasıl anladığına bağlı. Bazen egosal tavırlara fazlasıyla tutunuyoruz. Bazen nefse yenik düşüyoruz. Hepsi bizi kendi zihniyetinde, kendi sisteminde hayatta tutmaya çalışıyor. Bana göre egonun, nefsin, bilincin ayrımını çok iyi yapmak gerekiyor. Bunun için de hepsini iyi tanımlamak gerekiyor. Konuşanın kim olduğunu anlamak ve ona göre bir strateji geliştirmek işe yarıyor. Bakmayın aslında bilinçli tarafı eğittiğinizde güzel bir anlaşma yaptığınızda bilinçaltı da “öyle mi ben de dahil olayım o zaman” deyip minik minik yaklaşıyor.
Hatta bazen bilinçaltı, “bak bu tepkin de şu travmandan oldu” diye hatırlatarak şirin görünüyor sana. Ben de durum şu anlık böyle J Arada hiç laf dinlemeyip yine otomatikten verdiğim cevaplarda var tabi. O anlarda da neyse ki hemen sönme stratejisi geliştirdim. Ben neye tetiklendim şimdi sorusunu sorabiliyor ve dikkatimi farklı bir alana kaydırabiliyorum ve inanın bu bir iki kere ya da birkaç kere denemekten sonra olmadı. Çok büyük duvarları tosladım. Aynı sınavı farklı versiyonlarda defalarca yaşadım. Bazılarında bu da nereden çıktı dedim bazılarında bu senaryoyu bir yerden hatırlıyorum dedim.
Son yaşadığım şey o kadar aynı sınavdı ki bir kere daha sınanacaktım belli. Sadece muhatap olduğum insan farklı. Davranış, tutum hatta mekan aynı ama versiyonu farklı. Kişi bana bir şey dedi güldüm daha neler dedim bir an dank etti. Aha geliyor gelmekte olan J aynısı ya aynısı o kadar fark ettim ki aynı durumun farklı versiyonu olduğunu. O idrak ben de hemen bir sıçrama yarattı. Ve ben bir önceki epey tökezlediğim sınavdan şimdi daha az tökezleyerek yırtmış oldum. Yani en azından şu an için öyle umuyorum. Bu bende şok etkisi yarattı. Bir süre kızdım, bir süre buhrana girdim, bir süre anlamaya çalıştım. Sonunda günü yine şükürle kapattım olana ve olmayana şükretme alışkanlığı idraki ya da bilinci insan ruhuna da, zihninizde çok iyi gelen bir şey.
Her zaman o moda giremiyorsun ama çabalamak aslında şöyle bir şey vardı demek bile büyük bir adım insanın kendini attığı. Bu farkındalığı bana kazandıran Dr. John Demartini’ye teşekkür etmek isterim, şahane bir kitabı olan İçimizden Doğan Güç: Şükür Etkisi’ni farkındalıkla okumanızı tavsiye ederim.
Sevgilerimle..