Bir varmış bir yokmuş…. Masal hep böyle başlar.
Masal dinlerken bazen korkar, bazen heyecanlanır, bazen mutluluktan uçar dinleyen. Her şekilde sonunu merak eder. Genelde, masaldaki kahramanların bazılarına kızar, bazılarına sempati duyar. Masal olduğunu unutur kendini kaptırır gerçek/miş gibi. Dinlerken, keşke şöyle bitse diye kafasında hayallere dalar bazen. Okuyucuyu masalın içine alıp, vermek istediği duygu durumuna sokmak Yazar’ın amaçlarından biridir.
Hayatta böyledir işte. Bir masal, kahramanlar ve masalı yazanın kendisi vardır…
Kendi hayatını yazar durur, hayatına girenlere roller verir ve o an ki bilinç durumuna göre de yazdıklarına şekil verirsin. Bilinç durumun hangi düzeydeyse yazdığın hayat o düzeyde olur. Mutluysan, mutluluk dolu hayat… Hüzünlüysen, hüzünle devam eden hayat… Endişeliysen de korku senaryolu bir hayat… Masal bu ya, bir önceki yazdığın bazen içine sinmez ve silersin. Yeni baştan yazmaya başlarsın… Taa ki içine sinip hehh şimdi oldu diyene kadar… Her hehh be şimdi oldu dediğin bilincinin artık eski düzeyde olmadığını işaret eder. Bir türlü o hehh be dediklerin bitmez. Neden? Çünkü; Hayatına dair yazdığın her masal senin bilinç düzeyini işaret eder.
Bir Aşk masalı yazdığınızı düşünelim hadi…
Malzemeler;
Ebeveynleriniz,
Çocukluğunuz,
Geçmiş Aşk hikayeleriniz,
O an ki Duygu durumunuz.
Her Aşk masalı baba/kız, anne/ oğul ile başlar… Kız çocukları babası gibi bir erkek, erkek çocukları da anneleri gibi bir kadın isterler ya da tam tersi istemezler… Masal böyle başlar aslında…
Ebeveynlerimizde mutlu bir birlikteliğe şahit olduysak Aşk masalımız genelde mutlu başlar. Aşk’a dair tanımımız ilk defa ebeveynlerimizdeki gördüklerimizdir. Kendi Aşk masalını yazan kişi ebeveynlerinde hoşa gidilmeyen bir şey gördüyse genelde gözlük sahibi, hoşa gidilmeyen bir şey duyduysa işitmekte güçlük, gördükleri ve duyduklarını dile getiremediyse kendini her ifade edişinde boğazında gıcık, her hoşlanmadığı şeye tepkisiz kaldıysa da derin bir öfke sahibi olacaktır muhtemelen… Bunlar elbette değişkendir. Değişmeyen tek şey ise; kız çocukları için baba, erkek çocukları için anneye benzeyen kahramanlar seçeceklerdir Aşk masallarına…
Çocukluğumuzda şahit olduğumuz her şey, bilinçaltımızda yer edinir. Bunları işaret levhaları olarak düşünebiliriz. Eğer şahit olduklarımız bizde hoşa gitmeyen duygular ise bilinçaltı; o durumu yaşadığımız anda kaç yaşındaysak ve neler hissettiysek o ana göre bir işaret kaydeder. İleri yaşlarda hayatınızı yazdığınız Masalda karşınıza Aşk adına çıkan kişilerin hepsi damgalanacaktır. Damga sizin bilinçaltınıza kaydettiğiniz işarete benzerse eyvahlar olsun. Bilinçaltınızı bir trafik polisi gibi düşünün. Elinde düdük; geç, dur, geç, dur diyen… Maalesef ki geçebilen neredeyse kimse olamayacaktır. Taa ki işaretleri değiştirene kadar. Yani ebeveynlerimizden öğrendiğimiz Aşk tanımlarını…
Gelelim geçmiş ilişkilerimize…
Kişi; aşk masalını yazarken elbette ki eski ilişkilerinden de nur topları gibi bilinçaltı işaret levhaları oluşturmuştur. Yeni ilişkisi için polis her zaman görevdedir. Eski ilişkilerden edindiği tüm bilgileri toplar dedektif gibi. Amacı zaten kişiyi ebeveynlerinden gördüğü ilişkinin içinde tutmaktır. Dedik ya, mutlu ilişkiyse ona hizmet eden veriler, mutsuz bir ilişkiyse ona göre veriler… İlişki yaşamak ister bilinçli olarak ama bilinçaltı buna izin vermez. Eski ilişkilerini bağlantı noktası yapıp, yeni kurmak istediği ilişkiye projekte eder. Demeye başlarsın; hoppalaaa hepsi aynı yahu… En iyisi ben vazgeçeyim ilişki yaşamaktan…. Bravo! Bilinçaltı koruma görevini başarıyla tamamlamıştır….
Son olarak da Duygu Durumumuza gelelim.
Bu kadar yaşanandan sonra duygu durumumuz malum. İlişkilere karşı birçok bakış açısı edindik. İnandık ki, bu devirde nerdee öyle düzgün ilişki… Frekansımız titreşiyor… Ne ile? Kiminle? Tıpkı seninle o an ki duygu durumu benzer biriyle… Ehh yazdığımız masal da buna uygun olacak elbette. Sen Radyo, ilişki anlayışı berbat FM frekansındayken, karşına ilişki anlayışı muhteşem FM ile titreşemezsin. Cızırtı yapar… Kanal değiştirir durursun…
Haydi bir “Masal Yaz” arzuladığın hayata dair… Yazan da Sen, Oku’yan da…
Malzemeler;
Sadece Sen’inle Başla….
Sevgiler