Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Türkiye Enel-Hak Portalıdır

Burada okuyacakların senin yüzyıllardır kapattığın gerçekliğine uyanman için yazıldı. Türkiye aslında tahmin edebileceğinin çok üstünde bir güce sahiptir. Nasıl mı? Elbette toprağının mükemmel ve eşsiz bir tasarım harikası olması niteliğiyle.

Nedir toprağın bu denli güçlü olması? Ne sağladı bunu? Nasıl bir ülkede yaşadığının farkında mısın? Bu kadar savaşmasına, din, dil, ırk ayrımcılığına, bölünmüşlüğüne ve insan karışımına rağmen asla devrilmeyen ve içinde barındırdığı tüm unsurları bir anda devreye sokarak gücünü kaybetmeyen kaç ülke gördün sen? Bu ülkede yaşayanların tohumu nasıl bu kadar sağlam olabilir?

Türkiye Enel-Hak Portalıdır

Söyle bana kendi gerçekliğini tekrar hatırlamak için yazının sonunda okuyacağın iki kelimeyle tüm enerjinin dönüşümünün gerçekleşeceğine inanır mısın? O zaman şu soruyu sorar mısın lütfen?

Ne istiyorsun Türkiye?

Yaşamın devamlılığının arz etmesi için köklerine bakacak mısın? Bu ülkeye kimler sahip çıkmaya çalışıyor? Ne kadar başarılı oldular? Nüfusları kaç? Biz ne kadarız? Kaç kişi kaldık? Yok ettiler mi? Edebilirler mi? Bir yok eden ve var eden varsa o kimdir? Cevabı içinde hisset. Sen hangi enerjiyle bunu seçiyorsun ve bunu yaratıyorsun? Kendi merkezinde değilsen senin için hep bir dışarısı olacak. Bu söylediğimi anlamaya çalışma. Hisset!

Dışarıdan gelen bir güç bizi bu kadar kolay ele geçirebilir mi? Yapanlar olarak algıladığın sadece senin kendi içindeki korku enerjisidir. O zaman en başta senin ayırımcılığını fark etmen lazım. Yarattığın bu enerji de elbette sen ona bu formu verdiğin için bunu kullanacak. Sadece karanlığı güçlendiriyorsun. O bilincine sevginin ve ışığın gücünü yayabilseydin durum farklı olabilir miydi? Sen yine kendin tarafından ele geçirilebilir miydin? O halde hadi köklerini kurutacak kadar ele geçirsinler seni ve sindirsinler. O zaman şimdi sözde dışarıdakiler olduğu için suçlanacak bir durum yaratıldı mı? İstediğin oldu mu? Dışarıda bir canavar var ve seni öldürmek için sürekli eylem yapıyor.

Hani İstiklal Marşı’nın 4.kıtasının 4.dizesinde “ Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar” diyor ya; söyle bana sen artık o medeniyeti diş buğdayı yapacak kadar hafife alabilir misin? Kutlayabilir misin kendi içsel medeniyetini? Kendini yeniden doğurup, yeni dişler çıkartabilir misin?

Sen gücünü kime, kimlere verdin? Hadi şimdi geri al. Kendinden özür dile ve çık buradan! Kendini bu kadar görmezden gelirsen o zaman sayıca değil, sayısız korkaklar olarak çoğalacağız. Bunu istiyorsan yansımanı gördüğünde kızma, lanet okuma, küsme, korkma ve sinme!

Kendini kendine çağır bugün. Her neredeysen bul kendini. Kimin düşünceleriyle var olmaya çalışıyorsun? Kimin planına uygun davranıyorsun? Sana yetki verilseydi ne yapardın? İçinden bunları geçirmezsen zaten yoksun, o zaman nasıl var olmaya çalışabilirsin?

Biz bugün kendi gerçek gücümüze tekrar uyanabilelim diye bu kadar yaralanıyoruz. Bunu istemeseydik tüm bunlar olmazdı. Kimlerin incinmişligini dönüştürüyorsun? Kimlerin acısını kalbinde hissediyorsun? Ne kadar aciz olduğunu mu deneyimlemek istedin? Deneyimledin mi? O zaman şimdi “Yeter” enerjisine geç. Kabul ver tüm olan bitene. Yargılamadan kal. Gözlemle. Sen ne kadar saldırgansın? Ne kadar canlı bomba gibi dolaşıyorsun? Kimlerin yerinde gözün var? Hangi kitapları okuyorsun? Hangi TV programlarını seyrediyorsun?

Ancak asıl olan soruyu kendine soruyor musun? Ben kimim? Nereden geldim? Nereye gideceğim? Neden Türkiye’de doğdum? Bunun bir nedeni olabilir mi?

Nefes al şimdi ve gelecek olan cevaplara odaklan. Hoşuna gitse de gitmese de sen sorumluluğunu alacaksın.

Kendine dürüst olursan dünya da sana dürüst olacak. Kendine nazik olursan dünya da sana nazik olacak. Kendine şefkat duyarsan dünya da sana şefkat duyacak. Kendine sevgi duyarsan dünya da sana duyacak.

O zaman dünyada bir dünya daha olabilir mi? İç içe geçmiş evrenlerden bir tane daha dünya yaratsaydın, sen nasıl bir dünya isterdin ve orada kim olurdun?

Padişah, lider, kral, kraliçe imparator, imparatoriçe olduğun bir dünya hayalin varsa şimdi hemen bu dürtüleri bırak. Buradaki güçler birliği sadece illüzyondur. Ancak sen sadece kendinin baş efendisi olmak için kendine izin vereceksen güç illüzyonu diğerlerini yönetmek yerine, kendi merkezinde kalarak biter.

Bugün son olarak şu soruyu sor kendine:

“Ben hayatımda kimleri kontrol ederek besleniyorum? Eşim, dostum, çocuklarım, yanımda çalışanlar, arkadaşlarım, kedim, köpeğim, kuşum dahil olmak üzere kimleri manipüle ederek hayatıma anlam kazandırıyorum? Onlar olmasalardı benim hayatım nasıl olurdu? Sadece ve sadece kendimden beslenebilir miydim? Tüm kimliklerimi bıraksaydım gerçekten neye benzerdim? Kendimi sabote etmeyi bıraksaydım dünya da beni sabote etmeyi bırakır mıydı?

Şimdi benzediğin şeyi önce sevmeyeceksin. Kontrolü bıraktığında aldığın biçim bu sefer belki de seni korkutacak. İşte bu korku iyidir. Burada kal bir müddet, ama deneyimle. Kimliksiz kalmayı öyle bir deneyimle ki; sana “bey”, “hanım” dendiğinde bile kulaklarına farklı gelsin. O zaman dönüşerek asıl olan kimliğin sana geri gelecek.

Bir kez daha ve binlerce kez hatırlatmak adına söylenen gerçekliğin fütursuzluğunun adına, sen de bak, o zaman ne söyleyeceksin ve dünya sana yine aynı şekilde karşılık verecek.

Sihirli dönüşüm için tek duan her an aşağıdaki son sözümüzü duyumsadığında olacak; zira Türkiye bu enerjinin tüm dünyaya aracılık etmesine aracılık eden bir portaldır. Türkiye özgürlüğe açılan çıkış kapısıdır. Sen bu kapıdan geçmeye hazır mısın? Hadi şimdi kalbinden söyle ve toprağı havalandır. Belki orada seni bekleyen üstatlar ve evliyalar vardır. Elinden tutarak seni onurlandırmak için asırlardır büyük bir bekleyiş içindedirler. Hadi yaratanın diliyle söyle:

“Enel- Hak” (Ben Hak’kım)

 

Exit mobile version