Zincirler, sizi tutsaklaştıran dayatmalarınızdır.

İki ateş vardır. Biri kalbin, diğeri kibrin… Kalbin ateşi; arındırır, saflaştırır, birleştirir. Kibrin ateşi; karartır, ağırlaştırır, ayrıştırır.

Kendinden ayırır insan kendini, eksik kalır. Halbuki güç, birlikte var edilir. Güven, böyle inşa edilir. Özgürleşilen, zihnin ve kalbin zincirleridir.

Zincirler, sizi tutsaklaştıran dayatmalarınızdır.

Zincirler, sizi tutsaklaştıran dayatmalarınızdır. Güç veren, katılık değil, esnekliktir. Yeter ki esnemek; doğanızı yitirmek, kendi isteklerinizi yok saymak olmasın.

Biz ne istediğimizi bilmekten ve onu önemsemekten sorumluyuz. Sonraki aşama bunun herkes için geçerli olduğunu bilmektir.

Sizin gitmek istediğiniz yere, sizinle gelmek istemeyenleri, sizinle gelmeye zorlamayın. Oraya gitmek isteyen başka kimler var? Kimler bunun için heyecan duyuyor? Onlarla buluşup sahip olduğunuz ışıkla, olduğunuz yerde parlamaya kendinizi açın. Yürekliliğiniz, herkesi kendi yolunu bulmaya yüreklendirir ve bu, hep çok kıymetlidir.

Yeteneklerinizi keşfedin. Bir yerden başlayın ve sadece devam edin. Hiçbir şey bir anda olmaz. Bununla birlikte en güzel şey hep, bir anda olur. Fakat ardında adanmış bir ömür vardır.

Bazen bir anda, öyle bir şey olur ki tüm tanımlarınız, geçerliliğini yitirir. Bu oldukça yıkıcıdır. Bir gün dönüp baktığınızda, her şeyin tam da orada başladığını fark edersiniz. Ve bu sadece sizin için değil, sizinle olan o süreci deneyimleyen herkes için böyledir.

Kalbini darda olana açan, yolunu açar. Böyle bir kalbi zora koşan, kendinden çalar. Altın, kalp demektir ve altının gücünü tümden yitirdiği, tarih boyunca görülmemiştir. Yatırımını kalplerine yapanlar, pişman olmayacaklar. Diğerlerini bekleyen sürprizler olabilir. Bu dönemde helalleşebilmek, kıymetlidir.

Yazar

Benzer yazılar

1 Yorum

  1. Murat Tali - YY

    Sevgili Hüseyin, yazında, insanın farkına varmadan kendine ördüğü duvarları ve görünmez zincirleri hatırlattın bana. Özgürlüğün, sadece dış koşullarla değil, zihinlerimize yerleşmiş dayatmalarla da sınırlandığını o kadar güzel anlatmışsın ki… Kendi yarattığımız prangaları fark etmek ve bunları kırmak cesaret istiyor, ama belki de ilk adım bu farkındalıkla başlıyor.

    Özgürlüğün yalnızca fiziksel bir durum değil, bir bilinç hâli olduğunu vurgulaman çok değerli. Alışkanlıklar, korkular ve öğretilmiş sınırlarla kendimizi nasıl tutsak edebildiğimizi görmek, gerçekten de büyük bir uyanış gerektiriyor. Yazın, bu uyanış için güçlü bir çağrı gibi…

    Düşündüren ve ruhu hafifleten satırların için teşekkür ederim. Kalemine sağlık.

    Yanıt

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir