Hakikati güneş, zihnini de onun ışığının içeri sızmasını engelleyen kalın perde gibi düşün ve sen perdesi her daim çekili duran bir odada yaşıyorsun; o oda adeta hapishanen olmuş…
Güneşi (hakikat ışığını) görmek istiyorsun ancak o perdeyi çekmek aklına gelmiyor…
Asıl ışıl kaynağını göremediğin için de ışık kaynağı olduğunu zannettiğin seni oyalayan o sözde kişisel gelişim araçlarına yöneliyorsun…
Bu yolda zamanını, paranı, emeğini boşuna harcayıp duruyorsun…
O ışık kaynakları geçici ve doğal olarak -umutlarını da sömürüp- sönüyorlar.
Şimdi söyle bana, nasıl olacak bu işler; asıl ışığı görmeden mi göçüp gideceksin bu dünyadan?
Ha, niyetin buysa, bak ona bir şey diyemem; o zaman seni hiçbir yere götürmeyecek olan anlamsız ritüellerle oyalan dur.
Yok, “artık bu saçmalıklardan çok sıkıldım, yoruldum; psikolojim iyice bozuldu. Bunca zamandır yerimde sayıyorum; hakikate bir adım dahi yaklaşamadım,” diyorsan eğer, yapacağın şey çok basit; zihin perdeni çek, odaya ışık dolsun…