Boyutlar, bilinç açılımlarıyla yaptığımız aşamalardır; sonsuz gelişim evrelerini temsil ederler.
Gereken koşulları gerçekleştiren -ve tabii titreşimini çıkacağı boyuta uyumlayan- herkes hak ettiği boyuta ‘sistem‘ tarafından çıkarılır yani önemli olan, titreşiminizin o boyuta uyumlu olmasıdır yoksa geri düşebilirsiniz.
Örneğin, korku, öfke, kaygı, üzüntü, suçluluk, pişmanlık, utanç gibi yapay ve yıkıcı duygular, hırs, inat, kıyaslama ve rekabet hâli içinde olmak, titreşiminizi aşağıya çeker, hâlen pek çok insanın bulunduğu 3. Boyutta takılıpkalırsınız.
Size söz ettiğim koşullar da zaten bunlardır.
Yukarıda anlattığım durumlar, insan beyninin soyut bir işlevi olan ‘tepkisel zihnin‘ eseridir; ondan sıyrılmadan titreşim yükseltmek, dolayısıyla da boyut atlamak olası değildir.
Burada aklınıza ”tepkisel zihinden nasıl sıyrılacağız?” sorusu gelebilir; bunun yanıtını şöyle vereyim: Eğer olaylara ve kişilere, tepki vermeden, duygu ve anlam yüklemeden, tarafsız bir gözlemci durumunda kalmayı başarabiliyorsanız 5. Boyut vizesini almaya adaysınız demektir.
Burada da aklınıza “bunu nasıl yapacağız?” sorusu gelebilir; bunun da yanıtı vereyim: Bu ancak ‘karanlık yanlarınızla‘ yüzleşmek, olanı olduğu kabul edip dönüştürmekle mümkün olabilir.
ve 5. Boyut, şu anki dünya insanının aralarında git-geller yaşadığı evreleri tanımlayan terimlerdir; bu anlamda, 4. Boyuta da -gözle görünmeyen- bir geçiş kapısı diyebiliriz.
Bunlar, bedenliyken deneyimleyeceğimiz evrelerdir; diğerleri için beden gerekmediği söyleniyor.
Bu arada, ben henüz deneyimlediğim için ‘söyleniyor‘ dedim.
Bu, bizzat kendinizin deneyimleyebilecek bir süreçtir ama size şunu söyleyebilirim: Etki-tepki mekanizmasından uzaksanız ve kendinizi derin bir huzur ve ‘var olma’ hâli içinde hissediyorsanız bu yolculuğa zaten çıkmışsınız demektir.
Boyutlar aslında birer semboldür; kavramlara takılı kalmak sizi yine zihinde tutar. Sadece sezgilerinize güvenin ve onlarla hareket edin.
Bunun için ölmek de gerekmiyor; daha önce de dediğim gibi, zaten bu yaşarken deneyimlenen bir süreçtir.
Bu süreçte, zihin susar, beden hastalıklardan kurtulur; ruh zaten hep vardır sadece kendini daha özgür hissetmeye başlar.
Herkesin bu yolculuk sürecini deneyimlemesi dileğimle…