Can kırıntıları

Bilir misiniz? Yoğurt doğraması diye bir yaz yemeği vardır. Yoğurdun içine kuru ekmek doğranarak yapılır. İçine biraz tuz, biraz su, yanına domates. Bazen kendimi o doğranan ekmek gibi hissediyorum. Ömrüm boyunca doğranmışım da her bir parçam bir yerlerde kalmış gibi. Bir parçam çocukluğumda kendimi yetersiz hissettiğim o anda, bir parçam büyüklerimi kaybettiğim o anlarda, bir parçam sevgimi hiç gösteremediğim, bir parça tozu halı altına süpürür gibi arkama, karanlığa süpürdüğüm, o değerli parçalarımda. Hayal kırıklıklarımda.

Can kırıntıları

Bir bütünden parçalar koparırsanız ne olur? Bütünün ağırlık merkezi değişir. Dengesi bozulur, şekli değişir. Velhasıl eskisi gibi olmaz. Belki de insanın yaşam boyunca anlam arayışı her yere bıraktığı parçalarını, kendi tam ve bütün halini arayışıdır. Dahası o parçalar kendini hiç unutturmazlar. Ne olduğunu genellikle anlayamazsınız. Olmadık zamanlarda bir sızı gelir bulur sizi. Yas deseniz değil depresyon deseniz değil. O parçaları bırakırız ama parçalar sanki bütüne görünmez iplerle bağlıdır. Ama genellikle gözümüz kördür, zihnimiz dolu, cesaretimiz kırık. Göremeyiz ne ipleri, ne kırıkları, ne de canımızı neyin acıttığını. Ta ki en yakın dostumuzu, kendimizi gerçekten tanıma isteği ile kendi yüzümüze bakma cesareti gösterene kadar ve sonra bir beyin cerrahı titizliği ile kendi üzerimizde ciddiyet ve şefkat ile çalışana kadar.

Peki bir soru. Her zaman ekmek kırıntıları sizi eve götürür mü? Hiç bilmiyorum. Parçalarımı bulmaya çalışıyorum. Öyle ipleri çek geri gelsin durumu da söz konusu değil. Hangisini hangi yılda nereye bıraktığımı bulmak zor. Bulunca da ….

Eski bir inanış vardır. Gömüyü, yani daha sonra bulmak üzere bir yerlere bıraktığınız altınları (bu sizin altın gölgeniz de olabilir) koruyucuları vardır. İyi haber, o bıraktığımız ekmek parçalarını kolay kolay bizden başka kimse gelip bulamaz ve alamaz. Kötü haber sizin de onları bazı şeylerle yüzleşmeden geri almanız söz konusu değildir. Bulduğunuzdan memnun kalmanız da. Ekmek parçası misali küflenmiş, ufalanmış olabilir. Dahası örneğin kendini değersiz hisseden o çocuğun yanına bıraktığınız parçayı çocuktan geri alabilmeniz için onu ikna etmeniz gerekir.

Peki biz geri toplama yolculuğuna çıkana kadar biz de neler oldu ya da oluyor? Hayat devam ediyor. O dengesi bozulan parça bir şekilde dengesini bulur. İnsan bu, büyümeye devam eder. Eksik parçaların yerine yenilerini yapar belki. Ama kaybedilen uzvun sızlaması gibi eksiklerini anar.

Ve bir gün belki parçalarımızı toplayabiliriz. Yeni yeşerttiğimiz dallarımıza asabiliriz. Ve belki bir gün bir mucize olur. Büyük Ruh bir gün bizi tam ve bütün bir ruh ile kutsar. Ve her şey eskisi gibi olur. Hayır hayır hiçbir zaman. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Yepyeni bir siz olursunuz. Ne diyorlar bu yeni bize? En iyi versiyonum! Belki bu parçaları dağıtıp yeniden bulma yolculuğuna da kader! Kim bilir?

 

Yazar Hakkında

Benzer yazılar

Subscribe
Bildir
guest

1 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Murat Tali
Yönetici
15 Kasım 2023 11:40

Bizi eve götürecek daha doğrusu “Yuva” hissini alacağımız yere taşıyacak ne varsa silip gelmişiz, peşimizdekileri de öyle silmişiz ki nasılsa eve döneriz diye fakat o aşırı ve saçma özgüven yüzünden, sarpa sarmış işler ve hiçbir yere varamamış ve gidememişiz. Ne diyebilirim ki “can kırıkları” batıyor, kanatıyor, acıtıyor, ayıştırıyor, bölüyor ve birleşmemek için inat ediyor. Kolay olan yolu zorlaştıran milyonlarca bilgi ve yüzlerce öğreti, binlerce inanç kalıbı ile hepten kopardık bağımızı “Yuva”dan ve kendimizden. Yol açık, yola çık deniyor ya, yola çıktığında gideceğin yeri bilmeyen biri için yolun açık olmasının hiçbir önemi yok.. .Öyle işte… Kalemine sağlık Elif….

1
0
Would love your thoughts, please comment.x