Şamanizm; “unutulmuş”, “yitirilmiş” bilgileri yeniden kazanmanın yoludur.
Evrendeki her şeyin başlangıcı ve sonu olmayan bir birlik ve bütüncüllük içerisinde birbirleriyle ve bütünle bağlı olduğu Ağ kavramı Şaman’ın gerçeklik algısıdır ve kadim çağlarda başlayan döngüselliğe anlam kazandırır. Şaman’ın erki için Anglosakson lisanlarında “medicine” denir. Burada kullanılan “medicine” kelimesi tıp, ilaç ya da şifa anlamında değildir; Şaman’ın sahip olduğu derin bilgileri ve gücü kasteden özel bir deyimdir. Kozmik Ağ, en alttan en üste, en baştan en sona tüm döngüsel enerji birimlerini, geçmiş zaman, şimdiki zaman ve gelecekleriyle de birleştiren, kozmik döngüsel yasalarla işleyen muhteşem bir düzene sahiptir. Bu ağda Şaman’ın bilinci bir örümcek gibi ilerler.
Genel kadim halkların Hayat ağacı ve Kuzey Amerika halklarının Şifa Çemberi çizimleri gezegenin enerjilerini derinlemesine inceleyen insan aklının yarattığı analitik çözümlemeler içerir ve Şaman’ın yolculuklarındaki yol haritasını çizerken, Kozmik Ağ, Ağaç, Çember ve Şaman, bütüncül gerçekliğin kendisidir.
Antik çağlardan başlayarak evren yorumlanırken var olan her şeyde birbirini tamamlayan bir karşıtlık ifade edilmiştir. Aktif, kavramsal, eril bir güç enerjinin ve ışığın kaynağı “yukarıda” kabul edilerek ona “Gökyüzü Baba”, “Ruhsal Güneş” adları verilmiş. Bu kavramı tamamlayan yaratıcı, besleyici, dişil güç ise “aşağıda” kabul edilerek “Hayatın Ana”sı, “Toprak Ana”, “Tanrıça” adları verilmiş. Çin uygarlığında Taocu felsefe bu ikiz gücü Yin ve Yang mandalası biçiminde ifade etmişler. Yüksek nihai gerçekliği temsil eden bir çemberin içerisine beyaz renklisi eril enerjiyi, siyah renklisi dişil enerjiyi temsil eden yunusa benzer iki şekil resmetmişler. Hem karşıtlıkları hem de birbirleriyle bütünleşmeyi simgeleyen bu betimlemede kara renkli şeklinde beyaz nokta, beyaz renkli şekilde siyah nokta ile her birinin içerisinde aslında diğerinin ruhunu taşıyan bir tohum olduğunu da anlatmışlar.
Şamanlar; insan olsun, hayvan olsun, bitki, mineral ya da göksel cisim olsun, her varlığın özünde bir ruhun varlığının farkındadır. Bu ruh fiziksel dünyanın maddesel özelliğinde olmadığı için göze gözükmez. Şaman kendi ruhunun farkındalığı ile tüm diğer varlıkların ruhuyla ilişki kullanabileceği inisiyasyondan geçmiş kişidir. Bir ağacın, taşın, herhangi bir hayvanın ruhuyla iletişim kuran Şaman’ın spritüel medyumluk yaptığını düşünmek yanlış olacaktır. Medyumluk yapan kişi transa geçtiğinde neler söylediğinin, neler olup bittiğinin farkında değildir. Şaman’ın ise ruhsal iletişimdeyken bilinci açıktır, fiziksel varlığı tamamen uyanıktır, kendi özgün kimliğiyle oradadır. Şaman tüm varlıkların ve kendisinin ruhsal özleri ile bilinçli iletişimdedir. Kendi ruhsal enerjisini evrenin ruhsal enerjileriyle uyumlaşabildiği için bu mümkün olmaktadır.
Enerjinin nasıl kullanılacağı, nasıl yönlendireceğini belirleyen niyet’tir. Niyet, Kozmik yasaların özüyle uyumlu olan ve her zaman asıl yaratıcı kaynağa dönen ruhsal ağ enerjisini taşır; dolayısıyla içeriği sevgidir. Kötü niyet “kozmik niyet” değildir; sevgi taşımadığı için ancak yollayana geri dönebilir; bu nedenle halk arasında “beddua etmeyin, başınıza kötü iş gelmesin” dendiğini biliriz. Şaman öğretisinde ilerleyebilmenin özü bu kozmik hukukun anlaşılması, kendi sevgi esaslı ruhsal kimliğinin uyandırılmasıyla mümkündür. Bu uyanış ile birlikte o güne kadar uyur haldeki duyular uyanmaya başlar; içerisinde yaşanılan ve tümüyle bağlantı halinde olunan kozmik ağda aktifleşir.
2009 yılında nihayet Kırmızı Kitap adıyla yayınlanan “Liber Novus”ta Carl Gustave Jung’un, 1915-1930 yılları arasında bilinçli olarak deneyimleyerek “aktif hayalleme” (active imagination) diye adlandırdığı şaman yolculukları yaptığını öğrenebildik. Özünde kendini tanıma, ruhsal kimliğini çözümleme, fizik-dışı ruhsal âlemin ortak özelliklerini keşfetme ve buradan hareketle insanı “Persona” olarak anlamlandırmaya varan Jung, bu kişisel araştırmaları sayesinde bilinçaltı kadar bilinç ötesini çözümleme, “Anima” ve “Animus” olarak “Gölge Kimlik”leri ve sonunda kolektif bilinçaltına çözümlemeye ulaşmıştır. Bu çalışmalara başladığı yıllarda okült bilimleri, alkemi’yi, Uzakdoğu mistisizmini de öğrenmiş ve Şamanizm’i dünya halk bilimlerine dâhil eden Mircea Eliade ile yoğun bilgi iletişimini gerekli görmüştür. Şamanizmin özünde kişinin kendini tanıması, kendi gelişimini gerçekleştirmesi olduğunu, bunun için kozmik önemde ruhsal rehberlik alınacağı bilgisini sunan Eliade’nin araştırmaları Jung’a psikiyatri bilimine devrimsel bilgelikler sunma olanağını sağlamıştır.
Şamanizm’deki teknikleri öğrenmek ve uygulamak insanı Şaman yapmayacaktır. Dünya, evren bilgisi artarak yaşamına rehberlik sunacaktır. Bu öğreti, ille semavi bir inanç ya da entelektüel zekâ gerektirmez. Yaparak, uygulayarak öğrenilen bu teknikler için gereken tek şey kişinin kendi içerisinde uyumakta olan güç kaynağını harekete geçirmektir. Herkes için öğrenilebilir ve uygulanabilir olan bu tekniklerin yasaklanması, baskıcı ve hoşgörüsüz Hristiyan inancının yayılmasıyla yüzlerce yıl saman altına itilmiş, siyasi, endüstriyel ve sosyal gelişime ters düşeceği için unutturulmuş hatta kaybettirilmiştir.
Dünyamız, Toprak Anamız, Gezegenimiz insanoğlunun vurdumduymazlığı ve umarsız yok ediciliği altında acıyla kıvranmaktadır. Doğal dengelerin yeniden tesisi ancak ve sadece Doğa’ya, Dünyamıza ve onun bağrında yaşayan insan ve insan-dışı tüm varlıklara yenilenmiş bir saygı kazanmakla mümkündür. Bu nedenledir ki, günümüz insanının kadim bilgeliğe her zamankinden çok ihtiyacı vardır.
Şamanizm; bu “unutulmuş”, “yitirilmiş” bilgileri yeniden kazanmanın yoludur.
Jaguar Öğretileri