Her gün bilinçli veya bilinçsiz şekilde onlarca karar veriyoruz. Verdiğimiz kararlar bazen neredeyse hissedilmeyecek kadar küçük etkiler yaratıyor, ki bunlara örnek olarak yolda yürürken nereden yürüyeceğimize karar verişimizi gösterebilirim veya ekmeği hangi fırından alacağımızı… Bu tip kararları alırken neredeyse hiç düşünmüyoruz.
Tam da bu noktada görmezden gelinecek denli küçük olasılıkların aslında hayatımızda nasıl büyük sonuçlara yol açtığıyla ilgili bir hikaye de yazabilirim ama bunu sonraya bırakıyorum.
Bir de hayatımızı tamamen değiştirebilen, gözle görünür derecede büyük kararlar var. Ev değiştirmek, iş değiştirmek, ayrılık, yeni bir ilişki, tatilde gidilecek yer ve daha birçok karar. Bu tip kararları alırken, sonradan “keşke diğerini seçseydim” dememek için üzerlerinde uzun uzun düşünüyoruz.
Evet “keşke” demek yerine “iyi ki” demeyi tercih etmekte fayda var; ama bu şekilde değil. Yaptığınız seçimler ve verdiğiniz kararlardan sonra “keşke diğerini yapsaydım” veya “keşke bunu yapmasaydım” demek yerine tercihinizin sonuçlarını olduğu gibi kabul edip “iyi ki bunu yapmışım” diyebilmek zamanla ve çalışmayla olabilecek bir şey.
Bence “keşke yapsaydım” demek her zaman “keşke yapmasaydım” demekten daha ağırdır. Ve evet kanunlarca suç sayılan durumlar da buna dahildir. Bazı itirazların geleceğini tahmin ediyorum. Neyin suç olduğu da aslında tartışmalı bir durum. Burada adalet, suç ve ceza kavramlarına hiç girmeyeceğim.
İnsan bir suç işlediğinde, ki bu birinin hakkını gasp etmek de olabilir, birinin canını almak da işlediği suçla ilgili “keşke yapmasaydım” diyebiliyorsa alması gereken dersi almış demektir. Yaşadığı vidan azabı aslında en büyük cezadır. Fakat insan bir suç işlemeden sadece o suçu işlemeyi düşünüyor ve “keşke yapsaydım” diyorsa orada bir vicdan sorunu vardır. Bu tip insanlar kanunlardan, alacakları cezadan korktukları için suç işlemezler ama içten içe “keşke yapsaydım” demeye devam ederler.
Suç olmayan durumlarda da aynısı geçerli aslında. Birinin eşini aldatması örneğin çok büyük bir hata olarak görülür, ilişkiler biter, evlilikler sonlanır. Doğaldır da böyle olması, zira artık güven kalmamıştır. Peki ya eşini hiç aldatmayıp içten içe başkasını isteyen ve “keşke yapsaydım” diyen biri varsa? Kişinin zihninde, kalbinde hep bir başkası olacak, o soru hiçbir zaman gitmeyecek. Hangi soru mu? Yapsaydım ne olurdu acaba, sorusu… Zihinde aldatmak bedenen aldatmaktan çok daha kötüdür bence. Kalp başkasına ait ama beden başkasının yanında. Ne acı!
Sürekli olumsuz durumlardan bahsetmeyeyim. İnsan bazen korkudan, çekingenlikten veya başka sebeplerden, çok istese de bir şeyi yapmaz, yapamaz. Yeni bir iş kuramaz, bir yerde görüp çok hoşlandığı kişiyle tanışamaz, bungee jumping yapamaz veya başka herhangi bir şey… İşte bu durumlarda da hep içinde o soru kalır insanın. İnsan keşke yapsaydım dediği şeyleri biriktirse epey yüksek bir pişmanlıklar kulesine sahip olur. Keşke yapmasaydım, demek ise sonucu belli bir durum için, bir süre sonra geçecek bir sıkıntı yaratır.
Siz yine de her yaptığınızda iyi ki yapmışım diyecek bir şeyler bulun. Sonradan keşke yapmasaydım diyecekseniz onu yapmayın ama içinizde keşke yapsaydım, yapsaydım ne olurdu ki gibi kuşkular kalacaksa yapın ve sonuçlarını olduğu gibi kabul edin. İlla pişman olacağınız bir şey yapmak istiyorsanız “keşke yapmasaydım” demeyi tercih edin. Yaşayın ve görün, hayat sizin, tercihlerinizin sonuçlarını yaşamak da size ait. Sözün özü, tercihlerinizi sevin…