Siz, Yaratıcı Güç’ün bizleri dünyaya gönderirken, bazılarımızı kayırıp onların çok iyi yerlere gelmelerini, refah ve bolluk içinde yaşamalarını sağlarken, siz ‘boynu bükükleri’ ”Yok yok, ben bunlara gıcığım; gün yüzü göstermeyeyim bunlara, sürüm sürüm sürünsünler deyyuslar!” diye yerden yere vurduğunu falan mı düşünüyorsunuz?
O Muhteşem, böyle bir adaletsizlik, böyle bir haksızlık yapar mı, onlara yağdırırken siz gibilere avuç yalatır mı?
O’nun adı Hakk bir kere; siz kimle dans ettiğinizi sanıyorsunuz, kime neyi kanıtlamaya çalışıyorsunuz?
Bill Gates’ten ya da Steve Jobs’tan (ki bu listeye başka isimler eklemek mümkün!) donanım olarak ne farkınız var? Onların da sizin gibi iki akciğeri, bir kalbi var. Kafanız onlar gibi çalışıyor, elleriniz ayaklarınız tutuyor!
Ha doğru, evet bir fark var; onlar her şeye rağmen azimle çalıştılar, hep çalıştılar ama siz ne yaptınız? Elinden oyuncağı alınmış çocuklar gibi ağladınız, hep ağladınız!
Onun için de hiç oyuncağınız olmadı, bu kafayla giderseniz de hiçbir zaman olmayacak çünkü onu hak etmek için bir emek vermediniz, vermiyorsunuz!
Şimdi, şapkanızı önünüze koyup düşünün; kendinize acıyarak nereye varabilirsiniz? Olsa olsa bir iki kişi size ”vah vah,” der geçer; onlar da bir şey vermez.
İyisi mi siz bu kafayı değiştirin çünkü bilmem kaç bin yıllık insanlık tarihinde, bu şekilde davranarak bir yere varan bir Allah’ın kulu olmamış.
Talih kuşu, amacı, hedefi, yaşamak için bir nedeni olanların başına konmuştur hep, soluduğu havanın hakkını verenlerin, iz bırakanların, insanlık için bir şey yapanların başına…
Hadi bundan da geçtim; kendiniz için bir şey yapın be kardeşim! Kurbanı ve mağduru oynamayı bırakın, bir işin ucundan tutun!
Hiçbir şey yapamıyorsanız, onca yetim, öksüz çocuk, onca kimsesiz yaşlı insan var, bakımevlerinde yaşayan, sevgiye ilgiye aç, gidin onlara harcayın enerjinizi. Öyle atıl atıl duracağınıza gidin bir işin ucundan tutun!
Önce verin ki almaya yüzünüz olsun.
Bu söylediklerimi iyi düşünün; uygularsanız hayatınızın değişebileceğini bilin…