İyiliklerin Önünde Duran Kıskançlık Duvarı – Yengeç Sepeti Sendromu
Çevremizdeki insanların başarılarına, ilerlemelerine veya dönüşümlerine olumsuz tepkiler vermek gerçekten yaygın bir durum. İnsanların bir başkasının yükselmesini veya daha iyi bir noktaya gelmesini gördüklerinde içlerinde bir tür kıskançlık veya rahatsızlık hissetmeleri ne tuhaf bir şey, öyle değil mi? Aslında bu durumun ardında bazı psikolojik faktörler olduğunu söyleyebiliriz. Birçoğumuzun içinde kendi başarılarımızı diğerleriyle karşılaştırırken özellikle de kendimize dair bazı şüpheler ve endişeler taşıyoruz.
Başka birinin başarısı veya ilerlemesi belki de kendi başarılarımızı sorgulamamıza veya yetersiz hissetmemize neden olabiliyor. Bir de tabii ki çevremizin etkisi de büyük rol oynuyor. Örneğin, aynı grupta veya aynı iş ortamında olan insanlar arasında rekabet sıkça görülen bir olay. Bir kişi bir adım öne geçtiğinde diğerleri bu durumu kabullenmek yerine onunla yarışmaya çalışabiliyorlar.
Filipinliler arasında “yengeç sepeti” olarak adlandırılan “Ben sahip değilsem sen de sahip olamazsın. Ben başaramıyorsam sen de başaramazsın” şeklinde anlatılan bir hikâyedir. Bir düşünün, belki de çevrenizde olmuş olan biri ya da birilerini illaki hatırlıyorsunuzdur. İş hayatında veya kişisel hedeflerin de başarı elde etmeye çalışırken, etraflarındaki insanlar tarafından eleştirilen veya engellenen insanlar… Bir kişi başarılı olmaya çalıştıkça, diğer insanlar tarafından kıskanılıyor veya kendini tehdit altında hissediliyor. Bunun altında yatan nedenlerden biri ise yer yer insanların kendi korkuları ve inançları olabiliyor. Belki de bir kişi başkalarının ilerlemesini veya dönüşümünü gördüğünde, kendisinin geride kaldığını veya yetersiz olduğunu düşünüyor. Bu da onu başkalarının ilerlemesini kıskanmaya veya engellemeye yöneltebiliyor. Fakat bu döngüyü kırmak ve daha destekleyici bir toplum oluşturmak mümkün.
Empati, anlayış ve sevgiyle birbirimize yaklaşarak herkesin başarıya ulaşabileceği bir ortam yaratabiliriz. Her birimizin farklı yetenekleri ve hedefleri muhakkak vardır. Bu gibi şeylerle birbirimize destek olmak, hepimizin büyümesine ve gelişmesine yardımcı olur.
Başarı, hepimizin hayatta ulaşmak istediği bir hedef! Ama sürekli olarak kullandığım bir cümleyi de sizlerle paylaşmak isterim; “Başarılı olmaktan ziyade değerli olabilmek önemlidir. Başarınız, yapmış olduğunuz bir eylemde birinin sizden daha iyi seviyede olduğunda etkisini kaybedecektir. Ama değer bakidir.” Empati duymakta başarı kadar önemli ve destekleyici bir niteliktedir.
Kendinize bu konuda kıskançlık duygusundan çok empati duygusuna yönelik olarak bir kadraja alın. Böylelikle yüz güzelliği diye tabir ettiğimiz “tebessümün” resmini daha da net görebilirsiniz.
İnsanın mayasndan mıdır? Yoksa toplumsal öğretilerden midir? Bilinmez… Sürekli olarak onda var bende yok düşüncesi baskın. Bu da otomatik olarak kıskançlığı doğuruyor. Bir de ikinci ya da üçüncü olanın çevresindekilerin merak etme sen de birinci olacaksın şeklinde verilen gazları var. Kişi olduğu yeri kabullenmekte zorlanıyor. Neden birinci olamadı diye üzülüp birincinin yerinde olmayı arzuluyor buna da rekabet ediyor. Rekabet olunca her türlü yol ve hile mübah hale geliyor. Of konu çok derin ve uzun.
Aile içinde başlayan, bak kardeşin yemek yiyor sen de ye ile başlayan, bak onun dersleri iyi senin ki kötü ile devam eden ve bak o güzel bir işe girdi sen aylaksın ile sonlanan hattta bak o evlendi, ev bark sahibi oldu sen bir halt olamadın ile final yapan bir kültürde. İster istemez yengeç sepeti sendromu insanın ruhunda, bilincinde, düşüncesinde, zihninde yani özetle bedeninin her hücresinde aktif oluyor.
Kalemine sağlık Şüra…