Bazı insanlar hayatını kaybetmez, ‘ölümü kazanır’; onlar onuruyla yaşayan, insanlık için güzel şeyler yapan, arkasında güzel eserler bırakanlardır.
Mustafa Kemal Atatürk gibi…
Siz halkına acımasızca davranan bir diktatörün “toprağı bol olsun,” diye anıldığını duydunuz mu?,
Duyamazsınız çünkü adeta hayatları karartmaya, yıkmaya, yok etmeye ant içmiş gibi yaşayan kişiler bunu hak etmez; zaten onların sonu da hiç iyi olmamıştır…hiçbiri huzurlu ölmemiştir.
Hayata ve insanlığa katkı yapanlarsa hep gönüllerde yaşar, oralara kazınır; onları oradan söküp atamazsınız…hiçbir güç ve zorlama bunu başaramaz…
Karanlık insanların ruhu hala azap çekiyordur; zaten yaşayanları rahatsız eden de o azabın yıkıcı enerjisidir.
Siz onlardan nefret etmeye devam ettikçe, bu enerji daha da yükselmeye devam edecektir.
Onlar gücü şiddete, vahşete, zulme dönüştürmeyi seçmiş kişilerdir; hayatlarına bakarsanız görürsünüz, hiçbiri sağlıklı insanlar değildir. Çoğu aile içi şiddet ve travmalarla büyümüş kişilerdir; o yüzden psikopat olmuştur.
Bunu her yaşayan böyle olacak anlamına gelmiyor elbette; bu biraz da ‘hamurunda’ varmış olsa gerek onların…
Tabii köklerden koparılmış olmanın yanı sıra genetik yatkınlık da buna etken.
Örneğin Hitler tek testisliymiş… Tıpkı Napoleon Bonaparte gibi; bu ikisin de akıl sağlığı üzerinde olumsuz etki yapmış olmalı.
İkisi de ordusunu kış aylarında bilinmedik bir coğrafyaya, Rusya bozkırlarına sürmek gibi bir delilik yaptı; göz göre göre binlerce insanın ölümüne yol açtı… sonradan bunu canlarıyla ödedi…
Ortak kader, tarihin tekerrürü; ilahi adaletin tecelli etmesi!
Hayat böyledir; karma açarsanız bedelini ödersiniz.
Bunu düşünerek yaşayın; sağduyu, vicdan, merhamet, adalet sahibi olun…olun ki bu bedeli masumlar da ödemek zorunda kalmasın…