Aşk, sevgiye dönüşürse kalıcı olur…kaymaklı ekmek kadayıfı olur; o zaman da samanlık seyran olur…
Aşık olun ancak aşık olduğunuz kişiye yapışmayın çünkü yapışırsanız acı çekersiniz.
Çünkü aşkın adaleti yoktur; aşık olan o hissi daima daha yoğun yaşayacaktır…bu anlamda aşk biraz da tek kişiliktir yani aşık olanı ilgilendiren bir ruh halidir.
Evet, dilerim bir gün hepiniz aşık olursunuz, o coşkuyu, heyecanı, tutkuyu dolu dolu yaşarsınız yoksa -kalıcı gibi görünen bir ilişki yaşıyor olsanız bile- bu içinizde ukde kalacaktır çünkü sürekli aşık olanlara imrenecek, özeneceksinizdir…bu sizin de birlikte olduğunuz kişinin de huzurunuzu kaçırır.
Aşık olanların duruşu bile değişir; gözleri, saçları parlar, ciltleri pürüzsüzleşir, bedenleri dirileşir…bu da yeterince imrendirici, özendirici bir durumdur.
Ancak ironiktir ki aşk öyle ‘e haydi o zaman gidip aşık olayım’ gibi bir kararla da olacak iş değildir; o beklemediğiniz bir anda kapınızı çalan ve sevinçli haber getiren bir postacı gibi, bir anda karşınıza çıkar.
Onu beklemeyin çünkü bekleyince gelmez; o hiç ummadığınız anda karşınıza çıkar.
Aşık olmak istiyorsanız kendinizi ona açın ve sadece aşk enerjisi yayın; başka bir şey yapmanıza gerek yoktur…ve anda kalın…
Yani bu süreçte ‘radarları çalıştırmak’ da işe yaramayacaktır.
Zaten hayatı doyumsuz, dolu dolu yaşanır kılan, ona keyif ve güzellik katan bu bilinmezlik halleri değil midir?
“Aşk kapıdan girince akıl tatile çıkar,” derler…evet, öyledir; aşk aklı devre dışı bırakır, mantığı un ufak eder.
Sanılanın tersine, insan her yaşta aşık olabilir sadece ölçütü değişebilir; yeter ki içindeki çocuğu yaşatıyor olsun… O zaman kaptırır gider…
aşık olmak bir marifettir. aşk olmak bir gerçekliktir. aşk ise bir haldir. insan hepsini bir arada yaşamayı öğrenemediği için onun içine çok şey doldurup bir şey oldurtma derdine düşer. her şey aslında dümdüz ve ayandır insana ama insan kendi dinamikleri ile aşkı da sevgiyi de içinden çıkılması zor labirent haline getirip aynadan duvarlara çarpıp durur. çarparken gördüğü kendisi, içeri giren kendisi, yola çıkan kendisi, yolda olan kendisi, yolu bitirmek isteyen kendisi ama o hep başkalarını suçlar ve aşkı da lanetli bir hastalık olarak görür. kendisiyle hemhal olmayı öğrenince aşkı da bilecektir insan çocuğu… Kalemine sağlık Şems Terlan