“Senin yüzünde bir cennet bir de cehennem var. Hepsi senin yüzünden.”
Aşkta önce arkadaş olmak, hemen sevgili kanalına girmemek bütün ipleri duygusallığın eline vermemek önemlidir. Arkadaş gibi konuşup dost gibi sarmaş dolaş olup eğlenip sevgili gibi seviştikten sonra herkes yine yerine geçerse sağlıklı aşk gündeme gelir.
Aksi halde bu aşk zannettikleri aslında salya sümük iki çocuğun ego yarıştırdığı birbirine hesap sorduğu sürekli alacaklı olduğu birbirini değiştirip çekiştirdikleri zararlı bir birliktelik olur.
Bundan bir bütünleşme bir iyilik sağlık hali frekans yükselmesi eşitlenmesi gelişmek değişmek dönüşmek gibi şeyler çıkmaz. Sürekli kavga ve saygısızlıkla ancak birbirini tüketmek aşağıya çekmek yok etmek olur.
Oysaki herkes kendi mesafesini korusa, o an geldiğinde o duyguda o frekansta yapılması gerekenleri yaparak tutku haz zevk ve eğlence titreşseler birlikte yükselir bir yere varırlar. Bu uyumlu birlikteliğin tadına doyum olmaz. İnsanlar, çocukça iletişim ile yetişkince iletişimin arasındaki farkı doğru anlasalar dünyada cenneti yaşarlar ama onlar bir an önce cehennem yangınlarına atlamayı aşk zannetmeye devam ediyorlar. Bu da ilişkiyi çıkmaz sokağa sürüklüyor.
İnsanlar sevişir sevişmez birbirinin sahibi gibi davranıyor. İşte sorunlar tam olarak burada başlıyor kimse kimsenin sahibi değil. Eş demek “eşlikçi” demektir. Sende olana eşlik ediyor neyle eşlik ediyor? Kavgayla beni değiştirmeye çalışarak bende olanı yok etmeye çalışarak beni aşağıya çekerek beni mutsuz ederek mi eşlik ediyor.
İşte buna bir son vermek için önce kendi sınırlarınızı çizin ve saygılı sınırı baş köşeye oturtun.
Özlem yine bam teline basmışsın. Bu hallerin ile yazıya can verişine hayranım, belirteyim… Kalemin daim olsun. Emeğin ve katkın için teşekkür ederim.