“Bazı zekalar eğitilmez”
Bir dikkat çekme sistemi olarak sorunlara odaklanmak. Gerçekten depresyonda olan kişi dertleriyle diğerini rahatsız etmez, inzivaya çekilir, acısını yaşar, oradan bir şekilde çıkmak için kendine ve çevresine zaman tanır. Bu kişiler tehlikeli değildir.
Fakat depresyondaymış gibi yapanlar büyük bir tehlikedir.
-mış gibi yaparlar, yıllar önce yaşamaları gereken acıyı yaşamamış olduğu için bizlere sürekli fatura ödetir, hesap sorar, mutsuzluk yayarak zamanımızı çalarlar.
İşte bu sinsilerin, korkakların, yalancıların, uyuşuk ve karakter yoksunlarının aslında amacı kendi dertlerinden kurtulmak değil, bizim yaşadığımız hayatı burnumuzdan getirmektir.
“Dertleri üzüm yemek değil, bağcıyı dövmektir.”
Ne eyere ne semere gelmeyen bu kişiler gerçekte çok bencil ve yalancıdır bu zekalara dikkat edin. Sizin zamanınızı, enerjinizi çalarak dikkatleri hep kendi üzerlerinde tutmaya çalışır, asla sorunlarına çözüm yolu bulmaya yanaşmazlar. Ama sizi oyalamak onların en zevk aldıkları organizasyondur.
Bunlar zamanında annesinden babasından almamış olduğu sevginin faturasını sana kesiyor yani diyor ki sen benim ihtiraslarımdan sorumlusun, benim canım nasıl istiyorsa senin vaktine ve duygularına o şekilde tecavüz ederim. Aklını mantığını kullanmayı reddederek kişilik bozukluğunu üzerimize sürter de sürter.
Sorsan “mutluyum güçlüyüm” diyor fakat davranışları mutsuzluktan ölüyor, kıskançlıktan ölüyor, davranışları bu sinsilerle uğraşmak zorunda değilsiniz. Bu sinsilere soytarılık yapmayın bu tüketen hiç üretmeyen zekaları hayatınızın bir köşesinde durmasına izin vermeyin.
Bunlar kim diye merak ediyorsanız bu kişiler hayatınızda hep aynı şeyleri konuşup hiçbir yere varamadığınız kişilerdir. Yıllar boyu süren sorunlar, bitmeyen tükenmeyen aptalca konular.
Unutmayın gerçekten depresyonda ve mutsuz olan kişi girer psikolojik tedavisini olur ayrıca siz kimsenin psikoloğu değilsiniz. İnsanların ne istediğini bilmeyen yanlarına alet edevat olmayın. Bu hayatta hem öğrenci hem öğretmeniz. Eyvallah. O zaman sözünüzü duymayan öğrenciyi eğitmeyi bırakın. Demek ki onu eğitecek hoca siz değilsiniz.
Sürekli papağan gibi konuşmalarına izin vermeniz onlara hizmet de etmez, zarar verir. Bırakın gitsin gerçeklerine başka yollardan ulaşsınlar. Zamanında sizin yaptığınız gibi, zamanında size yaptıkları gibi. Siz kaldırabiliyorsanız onlar neden yapamasın? Kendini acımadan kandıranlar size acımazlar.
Ağzı kokan kadına kocası demiş ki; seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli. Yani demem o ki; yalnız kalmak, kendi kendine konuşmak, dikkat dağıtıcı bütün unsurları aradan kaldırmak anda kalmaktır. Telefonunu sessize al, hayır demeyi öğren, kendi yaşantına odaklan, yanındaki kişilerle paylaşmaya odaklan, sınırlarını çiz, her davete koşma, kendi planlarını organize et, çekmecelerini düzenle, fazlalıklarını ayıkla, verilmesi gerekenleri devret. zamanında gör duy hisset.
Mutluluk ve mutsuzluk bir yaratımdır. Sende başlar ve dağılır. Sana iyi gelmeyenden kurtul. Eşya insan fark etmez. Çıkar hayatından yer açılsın. İnsanlara hak ederlerse puan ver. Etmeyene -1 bile verme. Yol ver gitsin. Hak edenin yanında dur. Önünde ya da arkasında değil.
Sevgili Özlem, hepimizin hayatında karşılaştığı ama çoğu zaman farkında bile olmadan içinde kaybolduğumuz bir durumu öyle güzel anlatmış ki… Duygusal çöplerini bize sormadan boşaltan insanlar, fark etmeden üzerimize yük bindirirken, biz de sınırlarımızı korumayı öğrenmek zorunda kalıyoruz. Empatiyle dinlemek ile başkasının duygusal çöplüğüne dönüşmek arasındaki ince çizgiyi hatırlattın. Ve belki de en önemlisi, bu yükleri taşımak zorunda olmadığımızı… Ruh sağlığımızı korumak, başkalarının negatif enerjilerine kapılmadan varlığımızı sürdürebilmek büyük bir farkındalık gerektiriyor. Bu düşündürücü ve içgörü dolu yazın için teşekkür ederim. Kalemine sağlık!