Çok mu pürüzsüzsünüz, çok ak pak, çok safi… Hiç küfretmez misiniz mesela?! Şöyle ağız tadıyla, dolu dolu, gelmez mi içinizden bazen ha?
Küfretmek duygusal bir tepkidir ve acı toleransımızı arttırır, katlanır kılar… Hissettiğimiz, acıya, üzüntüye küfrettiğimizde daha az acı çekeriz ve bir nebze rahatlama olur… Yerinde edilen küfür şifadır..
Biraz yaratıcılık kattın mı şiirsel olur, cuk oturur…Kendimizi kusursuz gösterme çabasını komik buluyorum; herkes iyi yanlarını parlatmakta, görünmesini istemediği yanlarını ise karanlık, kuytu köşelerde, sır gibi saklamakta…Sorsan herkes iyi niyetli, hak ve adalet savunucusu, hayvanları ve insanları çok düşünüyor vs…
“AŞK” diyor ağız dolusu, sanırsın çözmüş sihri, oysa demek istediği başka….
Ve herkes küfür gibi dolaşıyor bazen ortalıkta…. “Medeniyetin kurucusu ilk defa mızrak yerine küfür kullanmış olan insandır” demiş Sigmund Freud.
Bugün biraz ağızım değil sadece, bütün benliğim isyanda, küfürde..
İçimdeki atomlar ve hücreler halaya durmuş, saydırıyorlar ha ha… “Bırakın gelsin” diyorum, “Akıtın içinizi” .. Çünkü “Zehri akıtmadan can dayanmıyor” demişti Sezen. P.K
Küfrü birileri duymadığı müddetçe şifa olabilir ama birileri duyuyorsa olay şifadan ziyade öfkeye ve kavgaya döner gibi geliyor… Teşekkürler Pembe Karakoç