Estetik ameliyatların hukukumuzdaki yeri

Estetik cerrahi tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de son yıllarda önemli ölçüde ilerleme kaydetmiş, estetik ameliyat olanların sayısı da gün geçtikçe artmaktadır. Bunun sonucu olarak da zaman zaman taraflar arasında hukuki uyuşmazlıklar ortaya çıkmaktadır. Bu hukuki uyuşmazlıkların çözümünde hangi hukuki yöntemlerin uygulanacağı tartışma konusu olmuştur. Klasik bir hasta-doktor ilişkisi mi yoksa yüklenici-iş sahibi ilişkisi olarak mı nitelendirilecektir?

Estetik ameliyatların hukukumuzdaki yeri

Burun estetiği, yüz gerdirme ve karından yağ alma gibi benzeri gayelerle, yani estetik amaçlarla hekime müracaat edilmekte, hekim ise estetik ameliyat yapmak suretiyle istenilen ve kararlaştırılan amaca uygun güzel bir görünüm sağlanmasını taahhüt etmektedir.  Yargıtay estetik ameliyat ile tedavi değil güzelleşme amaçlandığı için taraflar arasında “eser sözleşmesi” ilişkisinin varlığını kabul etmektedir. Eser yüklenicinin sanat ve becerisini gerektiren bir emek sarfı ile gerçekleşen sonuç olup, yüklenici eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmek yükümlülüğü altındadır.

Eser sözleşmesi, niteliği itibariyle hekim ile hasta arasında tedaviye ilişkin sözleşmeden farklı olduğu ve eser sözleşmesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren bir sözleşmedir. Eser sözleşmesini düzenleyen Borçlar Kanunu’nun 470. maddesi uyarınca yüklenicinin edimi bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin edimi ise, karşılığında bedel ödemeyi üstlenmesidir. Eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmektedir. Komplikasyonlarda ise aydınlatma yükümlülüğü ve komplikasyon yönetiminin doğru yapılması yine yüklenicinin (hekimin) sorumluluğundadır.

04.04.1997 tarihinde imzalanan ve 09.12.2003 tarihinde 25311 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanıp yürürlüğe giren ve iç hukukumuzun bir parçası haline gelen AVRUPA BİYOTIP SÖZLEŞMESİ 16.03.2004 tarihinde onaylanmış olup, sözleşmenin “Meslek Kurallarına Uyma” başlıklı 4. maddesinde, “araştırma dahil, sağlık alanında herhangi bir müdahalenin ilgili mesleki yükümlülükler ve standartlara uygun olarak yapılması gerekir.” Sözleşmenin 4. maddesinde kastedilen standardın da, tıbbi standart olduğu tartışmasız olup, tıbbi standartlara aykırılık teşhis ya da tedavi aşamasında ya da müdahale sonrasındaki süreçte noksanlık ya da yanlışlık şeklinde gerçekleşebilir. “Tıbbi Standart” hekimin tedavinin amacına ulaşması için gerekli olan ve denenerek ispatlanmış bulunan, hekim tecrübesi ve doğa bilimlerinin o anki ulaştığı düzeyi ifade etmekte olup, denenmiş ve bilinen temel meslek kurallarıdır. Sözleşmenin eser niteliğindeki “estetik müdahalelerde” de uygulanacağını Yargıtay kabul etmektedir.

Yargıtay 15.Hukuk Dairesi, bir kararına konu olan bir olayda, özel bir hastanede genel cerrahi uzmanı tarafından gerçekleştirilen “burun ameliyatı” sonrasında iyileşmeyen ve ağrıları dinmeyen hastanın şikâyetini haklı bularak, olaydan ameliyatı yapan genel cerrahi uzmanını ve hastaneyi sorumlu tutmuştur. Yargıtay sadece ameliyatı yapan doktoru değil aynı zamanda hastanenin de bu kusurdan dolayı sorumlu olduğuna hükmetmiştir. Verilen bu neviden kararla birlikte estetik cerrahlar dışında yapılacak estetik ameliyatlarında komplikasyon olsun ya da olmasın, kendi alanı dışında ameliyat yapan doktorların sorumlu olacağına hükmetmiştir.

Yargıtay bir başka kararına konu olan bir olayda, davacı yanın gerek burun gerekse yüz germe ve yağ dokusu alınması ile ilgili isteminin davalı doktor tarafından daha güzel bir görünüme kavuşturulacağı yönünde bir garanti verilmesi niteliğinde olduğu gözetildiğinde, hekimin eyleminin tıp kurallarına uygun olduğu yönündeki görüş yeterli olmayıp, ayrıca davacının isteklerinin karşılanıp karşılanmadığı, ayıplı olduğu iddia edilen yüz germe ve karından yağ dokusu alma ile ilgili olarak; hekimin edimini yerine getirip getirmediği ya da komplikasyon olup olmadığı ve komplikasyon konusunda aydınlatma görevinin yerine getirilip getirilmediği ve komplikasyon yönetiminin doğru yapılıp yapılmadığı hususları tartışılıp değerlendirilmek üzere, aralarında akademik kariyere sahip üniversitelerden seçilecek Estetik Plastik ve Rekonstrüktif cerrahisi konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi kurulu oluşturulmak suretiyle gerektiğinde muayene edilmek suretiyle, dosyadaki belge ve bilgiler incelenerek alınacak rapora yapılacak itirazlar da dikkate alınıp hekim ve istihdam eden sıfatıyla davalı hastane işleticisinin sorumluluğu saptanıp, hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerektiğine hükmetmiştir.

Av.Metin KURŞAT

Yazar Hakkında

Benzer yazılar

1 Yorum

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir