Her yanımı sarmış bir sessizlik ve boşluk. Yine sallanıyor gibiyim boşlukta. Uzun zamandır yoktu bu his ama yine geldi ve ben nereden geldiğini anlamaya çalışırken belki de ortadan kaybolacak.
İzbe ve düşük frekanslı yerler ve insanlar, içlerindeki kendileri ile yüzleşememiş ruhlar ve onların boşlukta her yana çarpmaları ve sunuşları kendilerini… Bunları görmek ama seslendirememek ne yapar seni? Peki ya bunu gördüğünü sanan sen isen bu seni ne yapar. Her şey bir sanrıdan ibaret ise ve sen onu kendi gerçeğin yapmaya kalkıyorsan bu da nedir? Anlamak veya anlamamak ne olduğunu nasıl biliyorsun?
Seni kendinden uzaklaştıran her şey senin de uzaklaşman gereken şeydir. Uzun yollardan geçti tüm ruhlar. Kendilerini tüketen şey nedir bilmezler mi? İlk olarak başkası gibi davranmak kendilerini tüketir.
Başkası gibi davranmaya zorlanmak da tüketir. Çevreyi tanımaya zaman tanımalı insan ama çevreyi de kendini tanımak için kullanmalı. Kendini bilmiş gören diğer insanlar ise kendilerini aldatanlardır. Hiçbir Şey bilmeyiz biz. Hiçbir şey. Biliyorum diyen biliyorum rolüne giren bunu başkasına göstermeye çalışan insan aslında vakit kaybıdır. Aksini yapan ise bir kazançtır. Ama ne gariptir ki hep bildiğini göstermeye çalışan insanlar belli yerlere çıkmış veya bir mevkiye gelmiştir. Ya da insanlar tarafından takip edilmiştir. Pek az insan vardır ki gerçekten liderlik özellikleri ile öne çıksın ve insanlara yol gösterici olsun
Ya da belki de mütevazilik tamamen bir yalandır. Koca bir yalan. Mütevazilik seni nereye götürüyor? Bu soruyu sorduğumda bu düzende bunun yerini pek de göremiyorum. Nerede o mütevazi ama bilgili insanlar? Ağzı laf yapan kurnaz insanlardan başkasını görmedim. Bizler kendi köşemizdeyiz… Bu sisteme girmeden, köşede durup izlemek istiyorum.