İçimden yazmak gelmiyor ama biliyorum ki içimde konuşmak isteyen birisi var kimsin sen ve neden benimle konuşmak için çabalıyorsun.
Belki de iç sesim eskisi gibi benimle iletişim sağlamak istiyor. Zihnim buna izin vermiyor. Yeteneklerimden sıyrılmaya izin verdim. Yeteneklerimi köreltmeye izin verdim. Bıraktım ya hayatı olduğu gibi. İsteklerimden vazgeçmiştim hatırla. Eee pek tabii kendi sesime de kulaklarımı tıkamış olamaz mıyım? Sessizlik daha bir huzurlu geldi. Sessizlik daha da sarmalayan daha güven veren o tatlı sessizlik. Beni sakinleştirdi.
Ne hikmetse kendimi bildim bileli o sessizliğe koşarım her an. O sessizliği kutsarım. Kendimle daha yakın olduğumu bilirim belki de en derinde o büyük sessizlikte.
İşte o konuşmaya çabalayan ses yine beni çekiyor sessizliğe. Yüne onu kutsamakta yine o sessizlikten gelen bir dalga.
O dalga tüm paralel evrenlerden geçerek bana ulaştı. Her bir dalganın kıymetini biliyorum bu bedende.
Ağ gibi büyüyen düşüncelerden sessizlik ile çıkılabilir biliyorum. Kapı var ise adı sessizlik idi.
Belki de sadece bir kısır döngü ve o helezoni dalgalar içinde bir üst halkaya atlayamamak sessizlik içinde sıkışmak.
Gerçek, hakikat ya da illüzyon… Gerçeğin gürültüsü hakikatin sessizliğinde yankılanıp illüzyonun karmaşasında renk buluyor belki de.
Belki de tam da bu üç halkanın merkezine doğru yaklaşıyorumdur ve köklenmek üzere yeniden doğmaktayımdır.
Yeniden doğmak yeniden merhaba demek yeniden yeşillenmek işte büyük geçiş bu.
Büyük umut bu!
Büyük beklenti bu!
Hepsi sende birleşiyor!
Hepsi için kapıda, anahtar da yol da SEN’sin!