Sessizlik manifestosu

“İnsanın en büyük yalanı, kendi içinde susarak söylediğidir.”

Bir gün herkes konuşur. Ama bazıları, en büyük gerçeği sessizliğinde taşır. Çünkü susmak, sadece kelimelerin yokluğu değildir; bazen bir çığlığın karaya oturmuş hâlidir. İnsan, dilinden çok iç sesiyle kendini kandırır. Dışarıda doğruları dillendirirken, içeride korkularıyla işbirliği yapar. Bu yüzden, en büyük ihanet çoğu zaman bir başkasına değil, kendinedir. Ve en keskin yalan, dudaklardan değil, içimizin dehlizlerinden yükselir.

Sessizlik manifestosu

Bir insan, “iyiyim” derken içten içe çürüyorsa, o kelime artık bir ifade değil bir inkârdır. Zira susarak söylediğimiz yalanlar, en kalıcı inkâr biçimidir. Kendimize dürüst olmayı ertelediğimiz her an, ruhumuzun bir parçasını kiraya veririz. Ve sonunda ne kalır geriye? Sözleri dolanmış bir beden, gözlerinin içinde kendi sesini unutan bir insan…

İçimde Biri Var

Konuşmayı hep ona bıraktım.
Beni susturmakla meşguldü çünkü.
Ne zaman gülsem, arkamdan çekiştirip kulağıma fısıldadı:
“Gülme, belli olur.”
Ne zaman ağlasam, gözümden yaş akmadan ellerimi çekti:
Ağlama, zayıf görünürsün.”
Beni ben yapan her şeyin üstüne örttü kendi karanlığını.
Ve ben, içimde biriyle tanıştım.
Sesi yoktu ama hükmü vardı.

Benimle Konuşmayan Ben

Aynaya her baktığımda, başka bir yüz gördüm.
Kendimden kaçar gibi baktım,
ama bir yandan da yakalanmak istedim.
O yüzün söylemek istediği bir şey vardı;
ama ben hep başka şeyler söyledim.
Ben, kendime bile konuşamayan bir ben oldum.
Kendi içimde ağırladığım misafir, artık ev sahibi oldu.

Susarak Anlatılanlar

Bazı kelimeler dudaktan değil, bakıştan dökülür.
Bazı çığlıklar kulakta değil, kalpte patlar.
Ve bazı hikâyeler, hiç anlatılmadığı için en çok iz bırakır.
Ben, hiç konuşmadığım halde herkesin beni duyduğunu sandım.
Oysa kimse duymadı, çünkü ben sesi bastırmayı marifet sandım.

Bir Gün Konuşacağım

Bütün bu sessizlik, biriken bir su gibi.
Görünmez ama derin.
Ve bir gün…
Tüm bu susuşlar kelime olacak.
Hayır, öyle bağırarak değil.
Yalnızca bir “Ben buradayım” diyecek kadar.
Bir bakışta, bir nefeste, bir satırda yaşayacak.
Çünkü içimdeki çocuk hâlâ konuşmak istiyor.
Ve artık sustuğum kadar yaşamayı değil,
yaşadığım kadar gerçek olmayı istiyorum.

 

Murat Tali

Yazar

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir