Kristal berraklığında bir gerçeklik alegorisi, İndra’nın Ağı.
“Mutlak varlığın yüce ışığı her kristal boncuğu aydınlatır ve içlerine işler, her kristal boncuk, yalnızca ağdaki diğer kristallerden yayılan ışığı değil, bütün evren boyunca her yansımanın, her yansımasını da yansıtır.”
Mahayana kutsal Budist okulu tarafınca 3. yüzyılda hazırlanan Avatamsaka Sutra’da, Vedik Tanrı İndra’nın Meru Dağı’ndaki sarayı üzerine asılması için yapılan Ağ’dan söz edilir. Bazen bu ağ, İndra’nın cennetindeki incilerden ya da mücevherlerden oluşan bir ağın anlatımına dönüşmüştür. Bu ağın düzeni içinde birine bakan, diğer tüm incileri ona aksetmiş halde görür.
”Her noktada bir inci yatıyor, her biri kozmik matrisin diğer tüm incilerini yansıtıyor. Var olan ya da hiç var olmayan her şey; hakkında düşünülebilir her fikir, her doğru ve her Dharma ile her veri, bu anlayışta İndra’nın ağında diğer incileri kapsayarak yansıtan bir incidir. ”Vermeer’s Hat” adlı kitabında Timothy Brook, metaforu bu sözlerle anlamlandırır.
Bir bütünde her bir parçanın tam olarak bulunduğu ve parçalara bölünemeyen holografik durumun, her bir parçanın bütünü içermesi demek olduğunu biliyoruz.
Böylece bütünün her parçanın içinde gizli bir düzen oluşu ve her nesnenin yalnızca kendisi olmayıp, diğer her nesneyi de içermesi öngörülmüştür. Mikrodan makro kozmosa dek, bütün partiküllerin içinde gizlenen tam bir bütünün mevcudiyeti, hepsinin tek bir Öz’den yapılanmış olması ile açıklanmaktadır.
Tıpkı bunun gibi tüm gerçeklik de, bölünmez durumdaki bir bütünlüktür; “Ayrılık Yanıltıcıdır.” Holografik Evren, her parçanın bütünü kapsaması ya da bütünün her parçanın içinde katlı bulunması ile birlikte parçalanmamış bütünlüğü ifade eder. İndra’nın ağındaki bir inciye dokunulduğunda düğümdeki diğer tüm inciler, yerel olmayan nedenlerle etkilenir.
Her düğümdeki inci, diğer bütün düğümlerin incilerinin niteliklerini yansıtır ve gerçek değil, sadece gerçeğin bir yansımasıdırlar.
Zihnimizin de, ayna benzeri bir doğası bulunur. Bu durum metafor olarak, bir incinin tek bir varlık, tek bilinç, tek hücre, tek bir atom gibi her birimin kendi içinde tüm her şey dahil evreni temsil eden bir evren olduğunu göstermeye yarar.
‘’Şimdi, ben, -Vairocana Buda- bir lotus kaide üstünde oturuyorum, onu binlerce çiçek ve binlerce Sakyamuni Buda çevreliyor. Her bir çiçek yüz milyon dünyayı destekliyor ve her dünyada bir Sakyamuni Buda; Bodhisattva Evrensel Fazileti içinde görünüyor. Tümü de bir Bodhi ağacı altında oturuyorlar, hepsi aynı anda Budalığa ulaşmış.’’
Tüm bu sayısız Buda’nın orijinal vücutlarında, 5 bilgelik Budasının merkezi, Vairocana bulunmaktadır. Vairocana’nın özelliği boşluk’tur. “Her zaman Sakin Işık” mekanı içinde yaşar. Çin Henan’da Lushan County’nin Bahar Tapınağı’nda yer alan, 126 metre yüksekliğe sahip, Vairocana Buda’sı heykeli, dünyanın en yüksek Buda heykeli olarak kayıtlanmıştır.
Bu Budist konsepti, günün sosyal network etkileşimleri, bilişim ve akıllı bilgisayarlar için de, “Gödel, Escher, Bach: Bir Ebedi Gökçe Belik” adlı kitapta, Douglas R. Hofstadter tarafından, bir metafor olarak kullanılmıştı.
İpleri bütün evreni baştan başa saran, yatay ipleri uzaydan, düşey ipleri zamandan geçen, sonsuz bir ağ, iplerin birbirini her kesişi, bir birey ve her birey, kristal bir boncuktur.