Kayıp ruhlar atlasında, yönünü bulmak mümkün mü?

Kayıp ruhlar atlasında, yönünü bulmak mümkün mü?

Atlas nedir?
TDK der ki atlas,
“bir konuyu açıklamak amacıyla hazırlanmış levhaların, resimlerin tümü” .

Kayıp ruhlar atlası, dendiğine göre yön bulmaya kalkışmışsın demektir. Hem yolunu fena halde kaybetmişsindir. Veya gözü pek maceracısındır. Yahut ruhundaki sızılar o kadar canını yakıyordur ki her şeyi göze almışsındır. Burada yol almanın ilk şartı yolculuğa ruhunla çıkmaktır. Eeee adı üstünde kayıp ruhlar….

Kayıp ruhlar atlasında, yönünü bulmak mümkün mü?

Ruhun tabelalarında sorunun cevabının direkt cümlelerle yazılı olmasını beklemeyeceksin. Masallardaki gibi bilmeceler ya da sembollere aşina olacaksın. Yol bulmak, iz sürmek ayrı bir beceri ve tecrübe gerektirir. Acemi isen vay haline.

Anneannem anlatırdı. Bir adam bir gece atı ile yolda giderken cinlerin düğününe denk gelmiş. Cinler yolda onu ismi ile karşılamışlar. Düğünde en baş köşeye oturtmuşlar. İkramda bulunmuşlar. Atını da ona su ve yem vermek üzere söz verip götürmüşler.

Sabah olmuş, horozlar ötmüş. Cinler dağılmış. Adam gerçeği anlamış. Tüm gece düğün yemeği diye ona pislik yedirdiklerini fark etmiş. Toparlanıp atını kontrol etmiş. Ne görsün? Hayvanı aç, susuz bıraktıkları gibi bir de heybesine taşlar doldurmuşlar.

Tecrübesiz isen ruhlar diyarında başkalarına ait sembollerle hareket etmek, yol bulmaya çalışmak kısa hikayedeki adamın macerası ile son bulur çoğunlukla.
Dalga geçmeyi sever kayıp ruhlar. Hele bir de zaten kendileri doğrusunu bulamamış, sonsuzlukta kayıp olmuş ruhlar ise vay başına gelenlere.

Garip bir espri anlayışları vardır. Ruhunu sonsuzlukta kaybedecek kadar büyük bir ızdırab yaşamışlardır. Kara mizah bir nevi akıl balonunu bileğine bağlayan pamuk ipliğidir.

Peki ne yapmak gerekir? Kayıp ruhlar atlasından medet umacak kadar zavallıysan eğer önce kendini olduğu gibi kabul etmen gerekir. Ruhunu tanıman. Kendi üzerinde bir yüksek lisans tezine çalışır gibi çalışman.

Tez dedim de aklıma geldi. Yüksek lisans tez konumu aldığımda kendimi kör kuyunun başında gibi hissetmiştim. Danışmanım itinayla beni buraya getirmiş, sırtıma Osmanlı tokadını patlamasıyla kendimi kuyunun dibinde bulmam bir olmuştu. Aslında konu kör kuyudan çıkıp çıkamayacağını görmektir. Yardım sonradan gelir. Kendinle çalışmak da böyledir işte. Hayat seni kör kuyunun başına 40’larına yaklaştığında getirir. Çünkü yaşarken dünyaya gelmeden önce Rabbinle yaptığın sözleşmeyi unutur, yol haritasını bir yerlerde düşürürsün. Sonra da yolu kaybedersin. Aklın başına gelsin diye bir şefkat tokadı patlatırlar sırtına. Ve kuyunun dibine hoş geldiniz. İşte bu noktada çıkar karşınıza kayıp ruhlar atlası. Yol çetrefillidir. İnsan zavallı. Kurban psikolojisine girer hemen ve onu çıkaracak bir kahraman bekler. Çıkaracak kişi ya da kişiler gelir mi? Gelmez. Çünkü dedik ya amaç kendi kendine çıkabilmendir. Gelen olursa da Hz. Yusuf kıssasındaki gibi haramiler gelir ve burnunuz pislikten kurtulmaz. Sarayı hayal ederseniz yanılırsınız.

Kendi sembollerini öğrenerek yola başlarsın. Denersin. Her yolu denersin. Her girişimden öğrendiklerini tek tek not alır, kendi atlasını kendin yaparsın. Kendine ve sahibine güvenirsin. Karanlıktan aydınlığa başka türlü çıkılmaz. Bazen umutsuzluğa kapılırsın ama her zaman ışık en derin karanlıklardan sonra gelir. Kendi en derin karanlığın ile kol kola girebildiğinde…

Yazar Hakkında

Benzer yazılar

1 Yorum

  1. Murat Tali

    İçimizden söküp attığımız ruhumuzun tekrar bizi bulma çabası içinde geçen bir ömürde hep bir denk geliş ve bir hasret gideriş arzusu içinde kayboluyoruz. En derin karanlığımızın ortaya çıkmasındaki sebep, zihnin kendisini bedenin sahibi zannetmesinden dolayıdır. Gerisi masaldır, düştür…

    Yanıt

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir