Sinema koltuğuna oturduğunuzda kendinizi türbülansa girmiş bir uçağın koltuğunda hissetmek ister misiniz? Uçak öyle sallanıyor ki, heyecandan oksijen maskenizi bile takamadan nefessiz kalıyorsunuz. Bir efsane film daha döndü. Mad Max işte böyle çılgınca ve soluksuz bir tempoyu yaşattırıyor.
Mad Max: Fury Road, Çılgın Max bilim kurgu üçlemesinden otuz yıl sonra kendi yönetmeni olan George Miller ile müthiş bir dönüş yaptı. Bu seriyle ün kazanan Mel Gibson bu dördüncü filmde yok, ama fazlasıyla aksiyon ve heyecan var.
Çılgın Max rolüyle Tom Hardy ve harika bir oyunculuk çıkartan Charlize Theron başrollerdeler. Filmin daha başındaki yüksek tempolu sahne bitince biraz olsun soluklanacağınızı sanıyorsunuz, ama bu pek mümkün olmuyor. Mad Max 2 yani Yol Savaşçısı adlı film, gelmiş geçmiş en aksiyon dolu filmlerden birisi olarak kabul edilirdi. Oysa bununla kıyaslayınca aradaki farkı göreceksiniz…
Yine kıyamet sonrası zamanda insanoğlu zor bir durumdadır. Susuzluk, kıtlık, petrol krizi ve insanın sömürülmesi söz konusudur. Aslında film, bugünün dünyasına doğrudan bir uyarı içermektedir.
Charlize Theron’un oynadığı cesur savaşçı kadın Furiosa’nın hamilelik için kullanılan beş genç kadını, psikopat Immortan’dan ve kaçık ordusundan kaçırmayı konu alıyor Mad Max: Fury Road. Serinin adından da anlaşıldığı gibi öfke dolu yollarda öfke dolu savaşçılar arasında geçen amansız bir kovalamaca var. Tabii Furiosa ile bu genç kadınların yolu Çılgın Max ile kesişecektir.
Üç boyutlu olan versiyonunda bir de, çarpışmalar olabildiğince gerçekçi olarak gösterilince savaş tırı ile diğer araçların kovalamaca sahneleri zihninizin içine kadar giriyor.
Filmin sonunda olduğu gibi yazımızı ilk tarih insanının sözüyle noktalayalım.
“Bu çölde dolanan bizler…
İçimizdeki iyiliği bulmak için nereye gitmeliyiz?”