Özgürleş Tüm Duygularının Esaretinden

Biz mi duygularımızı yönetiyoruz? Yoksa duygularımız mı bizi yönetiyor usulca?

Bu iki soru üzerinde düşünmemiz gerekir esasında. Bizler bu yaşam sahnesinde ruhsal benliğimizle düşlerimize inerek… Düşüncelerimizle her an duygularımızın yaratımını yapanlarız. Duygularımızın güçlü etkisiyle, farklı deneyimlerde kendimizi buluruz. Ve dünyada içinden geçtiğimiz bu yolculukta, deneyimlerimiz rehberlik eder ruhumuza.

Özgürleş Tüm Duygularının Esaretinden

Duygularını ustalıkla kontrol edebilenler, yaşam yolculuğunu da tesadüflere bırakmayanlardır.

Her koşulda kendimize ve başkalarına olan duygularımızı kontrol edebildiğimiz ölçüde ustalık kazanmışızdır yaşamda. Ruhsal dünyamızdan dış dünyaya bir yolculuğa çıkartır bizi, çoğu zaman duygularımız. Neşeleniriz, seviniriz, heyecanlanırız, üzülürüz, kaygılanırız, korkarız ya da coşarız duygularımızın tetikleyici etkisiyle. Ne vakit duygularımızın efendisi oluruz… Duygularımızın bizi yönetmesine izin vermez, biz duygularımızı yöneten oluruz. Her duygumuzun gözlemleyeni olur, derinlerde saklı anlamını keşfe çıkarız özgürce. Duygularımızın esaretinden azat olup, ruhumuzun bilgeliğiyle yol alırız bu düşler diyarında.

Düşüncelerinize hükmedebilmekle başlar, duygularınız üzerindeki hâkimiyetiniz.  Sizler her anınızda düşüncelerinize hükmedebilmelisiniz. Olumlu düşünceleri çoğaltıp, olumsuz düşüncelerden uzaklaşmak gerekir her daim. Kendinizi ve ilişkilerinizi etkin yönetebilmeniz için, sihirli anahtarınız olur duygu ve düşünceleriniz. Öğrenen ve gelişim odaklı bir zihniyet, olumsuz düşüncelerin filizlenmesine izin vermez asla. Be nedenle odaklandığınız şeylere dikkat kesilin. Düşüncelerinizi neyle beslerseniz, duygularınız o rengi alır unutmayın.

Dış dünyamızdan ve iç dünyamızdan gelen her etkinin, bizden yaşama yansımasıdır duygularımız. Yoğunlaştığımız her his, bizden dışarıya duygu seliyle akar. Tutum ve davranışlarımız ise deneyimlerimizi yaratır. En derin arzularımızı besler kimi zaman. Bazen de potansiyelimizi harekete geçirir. Kimi zaman bizi yerlerde süründürür, kimi zamanlar da coşkuyla göklere çıkartır. Nihayetinde bizi bu dünya sahnesinde, türlü yolculuklara davet eder duygularımız.

Duygularımıza tanıklık edebilmemiz gerekir ustalık yolunda. Doğru yönlendirebilmeliyiz tüm duygularımızı. Yaşama ve başkalarına dair bakış açımız iyimser olmalı daima. Bütün ilişkilerimizde açık iletişim ve samimiyet olmalı tercihimiz. Her koşulda uzlaşmacı ve iş birlikçi olabilmeliyiz. Başkalarının duygularını önemseyebilmeli ve bunu empatiyle armağan edebilmeliyiz gerektiğinde. Güven vermeli varlığımız ve her tutumumuz başkalarına. Önce kendi değerlerimizle ve yaşamın her zerresiyle uyum halinde olabilmeliyiz. Zihnimize düşen her etkinin farkında olmalı, güzel düşlerin peşinde olmalıyız en temiz fikirlerimizle. Bu değerlerin her biri efendi kılar duygularımız üzerinde bizi.

Yaşam yolculuğumuzda öğrenmek, gelişmek ve ilerlemek değil mi nihaî gayemiz. Duygu, düşünce ve deneyimlerimiz bize rehberlik eder aslında bu öğrenme yolculuğunda. Ruhumuzun şahitliğinde duygu, düşünce ve deneyimlerimizle uyumu yakalayabilmemizde ustalığın sırrı. Bu yaşam sahnesinde kendimizle ve bütünle yakaladığımız uyum, bize yaşamı cennet kılar.  Duygularımızı ustalıkla yönetebilmek ise, her koşulda huzurun kapılarını açar ruhsal varlığımıza. Yalnızca deneyimleyen olmaktan çıkıp, gözlemleyen olabildiğimizde tüm duygularımızın şifresini çözebiliriz belki de.

Bilge ruhlar duygularının kölesi değil, efendisi olur ebedi.

Duygularınız sizi değil, siz duygularınızı yönetin ki… Bilgelik yolunda hizmet etsin ruhunuza, duygularınız ve duygularınızla hayat bulan dünyevi deneyimleriniz.

www.senayzuhur.com

www.butunselgelisimakademi.com

 

Yazar Hakkında

Benzer yazılar

Subscribe
Bildir
guest

1 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Murat Tali
Yönetici
20 Mart 2024 16:48

Dört temel duygu neşe, korku, tiksinme, üzüntü ile hayatını devam ettiren insanın dünya üzerindeki en büyük zaafı ve en güçlü olduğu yanları bu duygulara verdiği tepkilerle belirleniyor. Düşündüm de duygular insanın varlığına enjekte edilmiş virüsler olabilir mi? Deneyim yaşanır orada kalır ama o deneyim bir duyguyu tetiklediğinde konu ve olay bambaşka bir hal alıyor. Tıpkı bilgisayara yüklenen bir virüsün onu tetikleyecek hamleyi beklemesi gibi. O linkte tıkladığınızda ya da maili açtığınızda bir anda tüm bilgisayarı ele geçiren ve formattan başka bir çare bırakmayan, tüm bilgileriniz çaldırdığınız ya da kaybettiğiniz virüsler misali sarıyor etrafımızı duygular. Bu durumda, duygu antivirüsü icat etmemiz gerekiyor gibi bir düşünce geldi aklıma. Duygu antivirüsü. Sevdim bunu… Emeğine sağlık Şenay

1
0
Would love your thoughts, please comment.x