Sen hiç kendine kavuştun mu?

Yaşam sahnesinde Dış koşulları değiştirememiş olabiliriz ancak kendimize tavrımızı değiştirmek bizim tercihimiz…

Hiç düşündün mü kaç yıldır yaşamı soluyorsun? Kaç yıldır varlığının dışında kendinle ilişkin hep çok uzaklarda yüzeysel ve duygusuz? Kaç kere kendine sarıldın canı gönülden, kaç kere bedeninle ilgilendin, kaç kere kendini tebrik ettin, kaç kere verdiğin mücadelenin gururu oldun, kaç kere kucakladın kendini? Kaç kere sahiplendin hatalarını? Kaç kere hayata dair bir de bu gözle baktın? Sen hiç kendine kavuştun mu? Hiç kendine kavuşmayı istedin mi? Hiç sorguladın mı bunu? Ben bende miyim yoksa çevremde miyim?

Sen hiç kendine kavuştun mu

Giyinip süslenmekten değil kasıt onlar besleyici unsurlar, asıl ruhuna erişmekten, ruhunu beslemekten büyütmekten bahsediyorum… Kaç kere iletişim kurdun kendinle? Kaç kere giyinmenin dahi hakkını verdin? Neye ihtiyacı var sordun mu bedenine? Hiç göz göze geldin mi gözlerinle, yoksa aynanın karşısında sadece işini bitirip geçtin mi?

Ya yüzündeki her bir çizgi onlarla ilişkin nasıl oluştu, o çizgileri görmemek için uzaktan mı baktın kendine belki bir iki ufak dokunuş, belki minik bir temas hepsi bu mu?

Ah o bedenin her bir kıvrımını sana özel olduğu muhteşem yapını seni sarmalayan et yığını olarak mı gördün ne dersin?

Belki Ayakların çok taraklı belki de parmakların çok uzun senin istediğin gibi değil hep senden ayrı mı düşündün, ellerin onca emeği çeken ellerin çok mu kocaman ya da çok mu küçük hiç baktın mı bu kadar kabulsüzlüğün arasında nasıl var oldun bu yaşamın içerisinde…

Sen hiç kendine güzel bir şey söyledin mi kucaklandın mı tüm varlığını, sevdin mi yaşamı yoksa ne seversin ne sevmezsin. Bilir misin yoksa sadece ve sadece yaşıyor musun?

Hayat sana nasıl geri dönüyor bunca ilgisizliğine bunca ilişkisizliğine rağmen sen hiç kendine kavuştun mu? Yoksa yaşam sundu mu tüm renklerini sana… Yoksa savruldun mu hayat kargaşası içinde… Birçok telaş birçok koşturma yetişmesi gereken işler yapılması gereken yemekler, yazışmalar seyahatler hepsi hepsi telaş içinde yapılması gerektiği için yapılan işler gidilmesi gerektiği için gidilen yollar, hepsi kendinden uzakta ancak bedeninin eşliğinde, gülümseyeceksin mutlaka… Elbette acının verdiği bir gülümseme oturdu değil mi dudaklarına? Ya bu arada sen hiç kendine kavuştun mu? Can ve ten birbirinden ayrı değil kendine kavuştuğun an bunun hazzına vardın mı? Yaşam çemberinde çevren istediği için değil kendin için kendine kavuştun mu?

Hadi şimdi bir düşün bu satırlar sende ne yarattı belki bir his belki bir sıcaklık belki de buz gibi bir serinlik…

Bugün; kendine kendin için verdiğin hizmet, yarın hayatın sana sunacağı ve keyifle alacağın armağan olacak… Bunu almaya hazır mısın?
Var mısın kendine kavuşmaya?

Yazar Hakkında

Benzer yazılar

2 Yorum

  1. Murat Tali

    Dünyanın en zor sorusu ile muhatap olunca insan olduğu yere çivi gibi çakılıyor. Hangi soruya yanıt vermeye çalışsam diğer yanımda bir yoksunluk ya da fazlalık çıkıyor ortaya. Kalemine sağlık Figen…

    Yanıt

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir