Adaletin ne olduğunu anlamanın kolay olmadığını düşünüyorum. Haksızlık olduğunu düşündüğümüz şeylerin, bir gün dönüp baktığımızda, hayatın bize verdiği en değerli hediyelerin yolunu açmış olduğunu görebiliyoruz. Tek şeyi unutmamak gerekiyor galiba: Bırakamadıklarımız kadar ağırlaşıyor, kalbimizi olduğu hâline açabildiklerimiz kadar hafifliyoruz.
Ve kalbini olduğu hâline açabilmeniz, asla birinin size zarar vermesine göz yummanız demek değil. Sadece onun doğasını anlayabilmeniz ve belli bir mesafede, onun sizin varoluşunuza katkısını, dolayısıyla ruhunuzun hangi çağrısına kulak vererek sizin önünüzde bittiğini fark edebilmeniz.
Sevmenin başlangıcı olmaz. Sevdiğinizi, sevebildiğinizi hatırlarsınız. Kalbinizdeki, göğsünüzdeki buzlar çözülür. Ve bir özlem vardır içinizde, hissedersiniz. Bir annenin evladının kokusuna duyduğu özlem, bir evladın, yaşı ne olursa olsun, anasının, babasının kokusuna duyduğu özlem…
Benim için bir cennet olsaydı, o annem kokan bir yer olurdu. Benim için bir ışık olsaydı, o babamın gevrek gülüşü olurdu. Benim için hüzün bir resim olsaydı, onda annemin gözlerinin dolduğu, boğazının düğüm düğüm olduğu bir an olurdu. Zorluk olsaydı, bunun adı, bunca kalbime ışık katan, bana hayat veren dostumun varlığını hissedememek olurdu. Sanki karanlık bir mağarada, ışıksız kalmışım gibi.
Bir gün hafifçik çantamı takıp koluma Allah’ın izniyle ki yaşadığım müddetçe bu da lâzım olur diye hep ağır ağır çantalar taşıdım, ayrılırken dünya denilen limandan, içimde koskoca bir teşekkür olacak, kalbime ışık tutan, her bir yaşayan parçam için. Benden önce göç etmişse, ruhunu hissederek ruhumda, dünya yolculuğu sürmekteyse, uykusunda sarılacağım boynuna, ruhumun derinleriyle. Teşekkür edeceğim, dünya deneyimimin bir parçası olduğu, bana hayat kattığı, ruhuma yaşam ışığında yer açtığı için.
Birimiz olmasaydık, kim bilir neler neler olamazdı. Kim bilir kimler, ne çok kapıya, ne önemli anahtarlardı. Haksızlık ettiklerim olmuştur. Haddimi aştığım, istemeden de olsa, belki isteyerek bazen, canını yaktığım… Ve bunları bana yapanlar… Hepimiz koca koca insanlarsak da beden zamanında, çok küçüğüz hâlâ ruh zamanında…
Nafakat meni, her ananın yuregini etkilendim
Ne güzel yazmışsın, Hüseyin Akdağ. Yüreğine sağlık
sevmeyi öğreneceği gün özgürlüğünü de ele geçirecek insan çocuğu. daha çok yolu var….