Tüm savaşın içinde

Zamanla anlıyormuş insan, dışarıda sandığı savaşın, aslında içerde olduğunu. Ne uzak sandıklarının, sandığın kadar uzak ne de yakın sandıklarının, her zaman, o denli yakın olduğunu…

Yalnızlığı sevmem ben! Dokunmak isterim. Parmaklarımın ucunda gözlerim vardır benim! Bir kalbin enginlerine dalar giderim.
Ben bir insanın sıcaklığını, ona dokunmadan da hissederim. Bakışlarında okuduğum şarkıya, sessizce eşlik ederim. Ritme uymak istemez nefesim!

Tüm savaşın içinde

Eskiden bir rüzgâr estiğinde, benden onun peşinden gitmemi bekler, gitmezsem kötü şeyler olur zannederdim. Yolunun üzerinde duruyormuşum meğer, benlik bir şey yokmuş, o yolunda gidiyormuş.

Kendi yollarında gitmeyenler, her yolu, kendi yolları zannederler. Her yere yetişme telâşı içindedirler. Hep ertelerler. Hep gecikirler.
İnsanın yolu, yaşamın yolu… O, kendi yolunu bulduğunda, yaşam da onu bulurdu. Yaşayan bir gün… Yaşanan bir gün…

Sessizliğin bir dili vardır. Bazı sesler, ancak susmayı bilenlere kendini açacaktır. Diğerleri, çıkardıkları dumanda günden güne kararır. Öyle bir sarılır ki etrafı, herkes için öyle sanır.

İnsan kendi cehennem ve cennetini kendinde taşır. Aynı odada, binlerce oda vardır. Hangi göz yakarsa ışığını, o odanın içinde olmaya başlanır. Ak kuş, kara kuş… Her dik yamaç, sağlam bir yokuş…

Ölümüne ağlamadıklarım da oldu, öldüğüne hiç inanmadıklarım da… Bugün dönüp baktığımda, eksilmiş gibi gelmiyorlar bana. Kabul etmek istemediğim şeyler var ya da. Zorunda mıyım? Acaba.

Hayatı sevdim. Yaşamayı… Yaşayanı sevdim, yaşananı… Olduğu kadar… Olmadığı, iyi oldu. Sonra böyle diyor insan, biliyor musun? Olmadığına üzüldüklerin, olmadığına sevindiklerin oluyor. Hatta yerine olanlar, iyi ki dediklerin…

Hayat sana istediğini vermiyor! İyi ki! Öyle olsa, çokta hepimiz çürümüş olurduk.

Yazar Hakkında

25 Şubat 1989’da fırtınalı bir gecede dünyaya gelmişim. Üç gece ha doğdum ha doğacağım diye hastane yollarını teptirmişim. En nihayet emin olup yeryüzüne inmişim. Fırtınayı hep sevdim, sağlamcılıktan da vazgeçmedim. Lise zamanlarına kadar epey inek bir öğrenciydim. Harçlıklarımla yeni test kitapları alır, test çözerken şarkılar söylerdim. Bir müddet babaannemlerle yaşamıştım. Babaannemin bu değişik çalışma biçimime olan şaşkınlığını hissederdim. Çalışmayı hep sevdim, kendi yönetmlerimle bunu yapmayı daha çok sevdim. Fen lisesini kazanmıştım. ‘’ Bu öğretmenler beni değil notlarımı seviyor! ‘’ diye fabrikatör kızıyla fakir ama gururlu delikanlıyı andırır bir duygu krizi yaşamıştım. Bu benim için dönüm noktasıydı. Artık daha az çalışıp daha çok yaşıyordum. Rehber öğretmenimle düzenli görüşmelerim oluyordu. Kendimi sosyal çalışmalara verdim. Fen lisesinde bunu( şiir dinletisi, tiyatro ) yapmaya kalkınca biraz ortalık karışmıştı. İTÜ Mimarlık fakültesi Şehir ve Bölge Planlaması bölümünü kazandım. Konservatuvar istiyordum. Üç sene boyunca her aralık ayında okulu bırakıp konservatuvar sınavlarına hazırlandım, olmayınca geri döndüm ve en nihayet ‘’ Her şeye rağmen bırakıyorum! ‘’ deyip yarı zamanlı, özel bir konservatuvara kaydım olmuş buldum kendimi! Bu zaman zarfında part- time bir fast food firmasında kasiyer olarak( bir buçuk yıl ) ve ardından bir kafede falcı olarak( üç buçuk yıl ) çalıştım. Açıköğretimden sosyoloji bölümüne kaydımı yaptırdım. Son sınıftayım. Üç aylığına Antalya’ya gidip iki buçuk sene orada yaşadım ve birçok ruhsal eğitim( Reiki Master, EFT( Duygusal Özgürleşme Teknikleri ), Şamanik rüya, Yaşam koçluğu, Meditasyon… ) alarak kendi derinliklerime bir yolculuğa çıktım. Deneyimlediğim Tarotu yeni bir bakışla yorumladım ve ona, bünyesinde barındırdığı numeroloji ile astrolojinin inceliklerini kattım. Şimdi yazıyorum, aslında okuyorum ve bunu seviyorum. Sizi seviyorum, Hüseyin Akdağ

Benzer yazılar

Subscribe
Bildir
guest

1 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Murat Tali
Yönetici
30 Aralık 2023 19:20

Tarih başkaları ile olan savaşları yazıyor, oysa tüm savaşları başlatan içimizde yüzleşemediğimiz savaşlarımız ve kavgalarımız. Bir kişiye veremediğimiz özgürlüğü binlerce kişiye mahkumiyet olarak dayatıyoruz. Oysa barışı da özgürlüğü de mahkumiyeti de varlığımızda doğurup büyütüyor ve öldürüyoruz. Varlığına teşekkür edeceğimiz yaşanmışlıklar içinde büyümeyi diliyorum. Kalemine sağlık dostum…

1
0
Would love your thoughts, please comment.x