Biz seninle çok farklıyız

İki şeyin arasına sıkışıp kalmış olabilirsiniz. Bunlardan ilki her şeyin sizin elinizde olduğu inancıdır ki bu doğru değildir. Birçok şey sizin elinizde değildir. İkincisiyse hiçbir şeyin sizin elinizde olmadığı inancıdır. Bu da doğru değildir. Sizin elinizde olan şeyler vardır.

Biz seninle çok farklıyız

Daha özgür hissedebileceğiniz yer, hemen her şeyde olduğu gibi iki ucu görebildiğimiz bir orta noktada durabilmektir. Elimizde olmayan ve elimizde olan şeyler vardır.

Önümüze gelen, “bizi ziyaret edebileceğini bilmediğimiz” değildir. Biliriz. Bir gün kapı çalabilir ve o, kapıdan içeri girebilir. Yine de bunun olmamasını dileyerek yaşarız. Ve bir gün olur. Bu süreç iki şekilde deneyimlenir; ya bu ihtimal bizi birçok başka şeye kör hâle getirir ya da o gün gelene kadar olabilecek ne varsa buna alan açılır.
İki türlü insan vardır. Geçmişe bağımlı hâle gelip gelecek kaygısıyla bugünü kaçıranlar veya bugün olanı görüp yarına bugünün bize sağladığı gücü taşıyanlar…

Çok mu şey biliyorum? Aslına bakılırsa bilgime ihtiyaç doğduğu ana kadar ne bildiğimi bilmiyorum. Sonra sesli düşünüyorum. Başkalarının düşünceleri benimkilerine çarpıyor, yenileri doğuyor. Kimi sınırlarını korumaya çalışırken kimi bu sınırları aşma cesareti gösteriyor. Bunları çok önemsemiyorum. Ben hisleri önemsiyorum. Baltanın hangi taşa vurduğu, o taşın altından neyin çıktığı…

Korkularım beni korumaya çalışıyor. Öfkem, zarar vereni etkisiz hâle getirme telâşı içinde… Kalbim, genişlemek istiyor. Nefesim, daha derinlere doğru indikçe, içimi insan olmanın basitliği ve zenginliği dolduruyor.

“Biz seninle çok farklıyız.”
Hakikaten öyleyiz. Başka hikâyelerin kahramanlarıyız ve birbirimize baktığımızda içine doğup, içinde büyüdüğümüz hikâyeyi görüyoruz.

“Biz seninle sandığın kadar farklı değiliz.”
Değiliz. Her ikimizde mutlu son peşindeyiz. Bir son olabileceğini düşünebilecek kadar idealistiz. İyi olanın kazandığı, o iyinin de biz olduğumuz bir son istiyoruz. Ne biz sandığımız kadar iyiyiz ne de hayalini kurduğumuz gibi bir sonda sabitlenip ilerlemekten kendimizi alıkoyabiliriz. Nefes aldığımız müddetçe devam edeceğiz. Bunu kendimize borçluyuz.

Yazar Hakkında

25 Şubat 1989’da fırtınalı bir gecede dünyaya gelmişim. Üç gece ha doğdum ha doğacağım diye hastane yollarını teptirmişim. En nihayet emin olup yeryüzüne inmişim. Fırtınayı hep sevdim, sağlamcılıktan da vazgeçmedim. Lise zamanlarına kadar epey inek bir öğrenciydim. Harçlıklarımla yeni test kitapları alır, test çözerken şarkılar söylerdim. Bir müddet babaannemlerle yaşamıştım. Babaannemin bu değişik çalışma biçimime olan şaşkınlığını hissederdim. Çalışmayı hep sevdim, kendi yönetmlerimle bunu yapmayı daha çok sevdim. Fen lisesini kazanmıştım. ‘’ Bu öğretmenler beni değil notlarımı seviyor! ‘’ diye fabrikatör kızıyla fakir ama gururlu delikanlıyı andırır bir duygu krizi yaşamıştım. Bu benim için dönüm noktasıydı. Artık daha az çalışıp daha çok yaşıyordum. Rehber öğretmenimle düzenli görüşmelerim oluyordu. Kendimi sosyal çalışmalara verdim. Fen lisesinde bunu( şiir dinletisi, tiyatro ) yapmaya kalkınca biraz ortalık karışmıştı. İTÜ Mimarlık fakültesi Şehir ve Bölge Planlaması bölümünü kazandım. Konservatuvar istiyordum. Üç sene boyunca her aralık ayında okulu bırakıp konservatuvar sınavlarına hazırlandım, olmayınca geri döndüm ve en nihayet ‘’ Her şeye rağmen bırakıyorum! ‘’ deyip yarı zamanlı, özel bir konservatuvara kaydım olmuş buldum kendimi! Bu zaman zarfında part- time bir fast food firmasında kasiyer olarak( bir buçuk yıl ) ve ardından bir kafede falcı olarak( üç buçuk yıl ) çalıştım. Açıköğretimden sosyoloji bölümüne kaydımı yaptırdım. Son sınıftayım. Üç aylığına Antalya’ya gidip iki buçuk sene orada yaşadım ve birçok ruhsal eğitim( Reiki Master, EFT( Duygusal Özgürleşme Teknikleri ), Şamanik rüya, Yaşam koçluğu, Meditasyon… ) alarak kendi derinliklerime bir yolculuğa çıktım. Deneyimlediğim Tarotu yeni bir bakışla yorumladım ve ona, bünyesinde barındırdığı numeroloji ile astrolojinin inceliklerini kattım. Şimdi yazıyorum, aslında okuyorum ve bunu seviyorum. Sizi seviyorum, Hüseyin Akdağ

Benzer yazılar

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
0
Would love your thoughts, please comment.x