Üzüntü

Üzüntü, dört antik duygudan biridir ve onu hissetmek güvenlidir. Diğerleri öfke, korku ve sevinçtir. Sanki biz hiç öyle şeyler hissetmiyormuşuz gibi davranmak, bizi bir yere taşımaz. Her duygu, o duygu içindeki deneyim ve bu deneyimin bizde uyandırdığı farkındalık açısından çok değerlidir.

Üzüntü

İki şey olabilir, ya biz duyguyu yönetiriz ya da duygu bizi yönetir. Kadim bilgilerde inisiyasyon sonrası gelinen nokta, sağ ve sol beynin, bilinç ve bilinçdışının birlikte çalışmasıdır. Sağ beyin, duygusal zekâ ile daha çok ilişkilendirilir. Sağ beynin olumlu, sol beynin olumsuz duyguları algıladığından da bahsedilir. Beynin sırrına ermek, epey zamanımızı alacak gibi görünüyor.

Balık burcu sembolünde, sağa ve sola bakan iki yarım daire görürüz. Bunların sağ ve sol beyne karşılık geldiğini okumuştum. Balık burcu, gece yolculuğunun son aşamasıdır. Sonrasında yeniden doğuş gerçekleşir. Bunun bir benzeri, balık burcu ile de ilişkilendirilen Tarot büyük arkanasındaki 18. kart olan Ay kartında, aynı sudan (kolektif bilinçdışından akan bilgi) içen köpek ve kurtta görülür. Yüzlerinin dönük olduğu yönü düşünecek olursak kurdun sağ beyne (bilinçdışı), köpeğin sol beyne (bilinç) karşılık geldiğinden söz edebiliriz. Ehil ve vahşi yanlarımız mı dersiniz?

Yine Tarot büyük arkanasının, ruhsal gelişim aşamalarının sonuna karşılık gelen 21. kart Dünya kartında resmedilen figür hermafrodittir. Her iki elinde de birer iki ucu ışıklı asa görülür. Sağ beyin dişil özellikler (pasif prensip), sol beyin eril özellikler (aktif prensip) ile ilişkilendirilir. Sağ beyin sol yanımızı, sol beyin sağ yanımızı yönetir. Aydınlık ve karanlık kavramı da bu ikilikle bağlantılı olarak yorumlanabilir.

Yazar Hakkında

25 Şubat 1989’da fırtınalı bir gecede dünyaya gelmişim. Üç gece ha doğdum ha doğacağım diye hastane yollarını teptirmişim. En nihayet emin olup yeryüzüne inmişim. Fırtınayı hep sevdim, sağlamcılıktan da vazgeçmedim. Lise zamanlarına kadar epey inek bir öğrenciydim. Harçlıklarımla yeni test kitapları alır, test çözerken şarkılar söylerdim. Bir müddet babaannemlerle yaşamıştım. Babaannemin bu değişik çalışma biçimime olan şaşkınlığını hissederdim. Çalışmayı hep sevdim, kendi yönetmlerimle bunu yapmayı daha çok sevdim. Fen lisesini kazanmıştım. ‘’ Bu öğretmenler beni değil notlarımı seviyor! ‘’ diye fabrikatör kızıyla fakir ama gururlu delikanlıyı andırır bir duygu krizi yaşamıştım. Bu benim için dönüm noktasıydı. Artık daha az çalışıp daha çok yaşıyordum. Rehber öğretmenimle düzenli görüşmelerim oluyordu. Kendimi sosyal çalışmalara verdim. Fen lisesinde bunu( şiir dinletisi, tiyatro ) yapmaya kalkınca biraz ortalık karışmıştı. İTÜ Mimarlık fakültesi Şehir ve Bölge Planlaması bölümünü kazandım. Konservatuvar istiyordum. Üç sene boyunca her aralık ayında okulu bırakıp konservatuvar sınavlarına hazırlandım, olmayınca geri döndüm ve en nihayet ‘’ Her şeye rağmen bırakıyorum! ‘’ deyip yarı zamanlı, özel bir konservatuvara kaydım olmuş buldum kendimi! Bu zaman zarfında part- time bir fast food firmasında kasiyer olarak( bir buçuk yıl ) ve ardından bir kafede falcı olarak( üç buçuk yıl ) çalıştım. Açıköğretimden sosyoloji bölümüne kaydımı yaptırdım. Son sınıftayım. Üç aylığına Antalya’ya gidip iki buçuk sene orada yaşadım ve birçok ruhsal eğitim( Reiki Master, EFT( Duygusal Özgürleşme Teknikleri ), Şamanik rüya, Yaşam koçluğu, Meditasyon… ) alarak kendi derinliklerime bir yolculuğa çıktım. Deneyimlediğim Tarotu yeni bir bakışla yorumladım ve ona, bünyesinde barındırdığı numeroloji ile astrolojinin inceliklerini kattım. Şimdi yazıyorum, aslında okuyorum ve bunu seviyorum. Sizi seviyorum, Hüseyin Akdağ

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir