Zan’lardan Ben’liğe Kavramlar

Eşlik Etmek

Zaman mı bize eşlik ediyor, biz mi zamana bu yaşam yolculuğunda? Bugün bir sofra kurdum ustam, sohbeti bol, konukları seçkin, bir kısım duygular, birkaç insan, seçilmiş bazı varlıklar, anlamlı anlamsız cümleler, kelimeler eşlik edecek soframa bu gece.

Demiştin ya bana “hayatının kalan kısmında bir süre sana eşlik etmek isterim, sende istersen” hatırladın mı? Bu gece sofranın en güzel köşesini sana ayırdım, dinleyici olarak. İçmeyi pek beceremem, bozuyor beni ama yine de bir şişe şarap eşlik edecek bu gece bana, anlamsız sebepsiz kahkaha atıyorum içince, geveze oluyorum ya da hepten susuyorum, ya hıçkırarak ağlıyorum, ya sessizce yanaklarımdan süzülüyor yaşlar, ya düşüyorum boşluğa, yada uçuyorum bulutların üstünde.

Kadehimi bende beni bulmamı sağlamak için her türlü sınava tabii tutan konuklarıma ve sana kaldırıyorum ustam. Hoş geldiniz görüntüsü sade ama içeriği zengin soframa, bana eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim.

Dostluk
En çok sevdiğim cümlelerden biridir “kahve yaptım eşlik etmek ister misin bana?” dönüp dostuma ya da dost bildiklerime seslenmek. Hiç sahip oldun mu gerçek bir dosta, paylaştı mı seninle katıksız ekmeğini? Sahi insanın bu dünyada kaç tane dostu olur ki? Dostum dediğin dostun, kelime anlamına kahpelik eden miydi, yaksa hakkıyla dostun kelime anlamını yerine getiren miydi? Hiç karanlığa daldın mı dostunla? Işıksız bir yolda yanında mıydı? Önünde mi? Arkanda mı?

Zan’lardan Ben’liğe Kavramlar

İnsan en çok dost bildiklerinden yermiş kazığı, dostuna döndüğünde sırtını. Sahi neydi dost kimdi, yüreğin parça parça, lime lime olduğunda, acını görüp, parçalarını toparlayıp yeniden daha güçlü bir sen yapmaya çalışan mı? yoksa acının adına delilik deyip senden uzaklaşan mı? Senin için, ilkleri ilk duyup sevincini paylaşan mı? sevincinde sana eşlik eden mi? yoksa mutluluğuna hasetlenip sinsice planları yapan mı? Tanıdın mı dostunu? Kırdın mı? incittin mi? Gördün mü gerçek yüzünü? Yoksa sadece görmek istediğini mi gördün? Sattın mı bir dostunu çıkarların uğruna ya da satıldın mı bir dost tarafından çıkarları uğruna? Eşlik etti mi hayatının her dönüm noktasında?

Bu yolculukta şereflice, dürüstçe yanında yürüyen beni, olduğum gibi kabullenip sevebilen dostlarıma kaldırıyorum kadehimi. Umarım sıkılmıyorsun ustam, biz konuklarla sohbete devam ederken, seni dinleyici olarak o minderde oturttuğumuz için.

Arkadaşlık
Arkadaşlık ve dostluk kardeştir aslında. İlişkiler önce arkadaşlıkla başlıyor, dostluğa erişiyor. İlk çocukluğum gelir aklıma arkadaş denilince. Masum, dürüst, tertemiz çocukluk arkadaşlarım. Kavga edip 10 dk. sonra barıştığım, salçalı ekmeğimi paylaştığım, misket oynadığım, yüzüne yumruk attığım (Küçükken arkadaşlarımın %90 ı erkekti) ama yine de küsmeyi beceremediğim arkadaşlarım. Okulda birbirimize kopya verdiğimiz, beraber okulu astığımız, birbirimizin hatalarını gizlediğimiz, beraber ağlayıp, beraber güldüğümüz arkadaşlar.

Zan’lardan Ben’liğe Kavramlar

Ne değişti büyüdükçe, küçük hayallerimiz mi büyüdü de birbirimizi, tanımaz beğenmez olduk. İnsanlıktan ne ara çıktık ta bu kadar çirkinleştik, bencilleştik, boş laflar söyler olduk. “Dünya değişti” hayır, değişen bizdik. Dünya olduğu yerde gecesiyle gündüzüyle, güneşiyle ayıyla, yıldızlarıyla dönüp duruyor. Ya biz, kim dik, kim olduk, kim oluyoruz? Hiç sorguladın mı arkadaş, o masum yüreklerimize ne ara çamur bulaştırdık ve o çamuru önümüze gelene attık. Göremedik oysa ilk kirlenen bizdik. Büyüdük okul arkadaşlarımızın, iş arkadaşlarımızın başarılarıyla gururlanmak yerine, kıskançlık duygusu nu koyduk, insanlığımızı, bütün hücrelerimizi, özümüzü kirlettik ki ne güzeldir bu yolculukta arkadaşlarımızın bize eşlik etmesi. Onlar bizim aynamızdır aslında bakıp da görmesini bilene. Hayatıma biriktirdiğim, güzel dostlarıma, güzel arkadaşlarıma ithaf ediyorum bu yazımı ustam, İyi ki varsınız.

Peşinden koşmak

Çok sevdiğim bir sözle başlamak istiyorum “Dünyalık peşinden koşan kişi, deniz suyu içen insan gibidir. İçtikçe susuzluğu artar sonunda helak olur” İnsan kendinde olan ama bir türlü farkında olmadığı duygularının peşinden koşar durur. İstese her an mutlu olacakken, mutluluğun peşinden koşar.
Kendisi aşkın en güzeliyken, aşkın peşinden koşar. Hırslanır, kızar, yüreğini nefretle besler, intikamın peşinden koşar. Hep daha fazlasını ister, şeytanın peşinden koşar. Ezer geçer dostu, arkadaşı, seviyorum dediklerini. Hırsının peşinden koşar, bir tek kendine koşmaz insan. Huzur kendisiyken, huzur arar ve huzurun peşinden koşar.

Zan’lardan Ben’liğe Kavramlar

Ne güzeldi çocukken, yakalanmaç oynardık, arkadaşlarımızın peşinden koşardık, kelebeklerin, kuşların, helikopter çiçeklerinin peşinden koşardık. Ben durdum ustam yıllar oldu durdum koşmuyorum artık. İnsanlık da koşmuyor artık, herkes durmuş ve dostluğun, arkadaşlığın, sevginin, aşkın ayağına gelmesini bekliyor. Sevgi bir oluş halidir ve o olmanız bütün güzellikleri size yaşatacaktır. Çocuk gibi olun ve sadece sevin ve gülümseyin…

Yazar Hakkında

Benzer yazılar

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
0
Would love your thoughts, please comment.x