21 Aralık’ a Girerken Yuvaya Hoşgeldin

Bizler sevgiden var edilmiş varlıklarız. Kendimizi onurlandırabileceğimiz, etrafımıza yayabileceğimiz ve BİR olabileceğimiz büyük bir sevgi var. Bu biliş tam burada ve tam şu an tecrübe ettirildi. Dergimizin yazarlarından Hatice Caner‘in regresyon seanslarından birindeyim. Öze doğru bir yolculuğa çıkıyoruz. Adeta parçalarımı saça saça yol almışım. Fark ediyorum ki enerjiyi yaymaya kendi öz gücümü dağıtmaya odaklıyım.” Oysa enerji ve sevgi farklıdır. Sevgiyi yay. ” diyor. “Enerjini ise topla. ”

21 Aralık' a Girerken Yuvaya Hoşgeldin Diyenleriniz Çok Olsun

“Enerji maddedir. Düşünce tarafından yönlendirilir. Eksilip çoğalır. Sevgi maddenin özüdür eksilmez, kalpten yayılır. Enerjini değil sevgini ver.” diyor.

Böylece anlıyorum ki evrende matematiksel işlemler her an karşımıza çıkabilir ve dört işlemin hangisini ne zaman kullanacağımızı bilmek bize gerçek bir rehber… Kimi parçaları toplamalı, kimilerini çıkarmalı, kimilerini bölmeli ve kimilerini de çarpmalıyız…

Çevremde yakın olduğum kişilere mevcut potansiyellerimi dağıtmış olduğumu fark ediyorum. Örneğin, bir kitabım çıkacakken o kadar beklemişim, bekletmişim ki bana yakın olan başka bir kaynaktan kendisine alan bulup çıkıvermiş. Buna benzer nice örnek var. Başkasına faydan olması keyifli bir şey. Oysa bunun için kendi potansiyel enerjini aktarmana gerek yok. Gerçi bir boyuttan sonra sen ve ben de kalmıyor zaten biliyorsun değil mi? Yine de senin sensiz benim ise bensiz kaldığım ana kadar mevcut potansiyellerimizin önce özümüzden çıkması uygun. Böylece varoluşumuz mana buluyor.

Demek ki 21 Aralık itibariyle açılan bu yeni sürecin giriş kapılarından girerken önce enerjimizi kendimizde toplamamız gerek. Tek bir ışık zerresini dahi dağıtmadan ışığımızı kendimizde toplamak ışıktan Nur olmak uygun. Bir dostumun dediği gibi “Nur olana aydınlık bile loş gelir.” Işığın ötesi olan nur haline gelindiğinde aydınlık bile ona loş geliyor hayal edebiliyor musunuz? O halde aydınlanmanın da üst hali var ve bunu tecrübe edebiliriz. Enerjimizi kendimizde toplayacağız, tüm dağılan parçalarımızı kendimize getireceğiz. Tüm bize ait olmayan enerji, düşünce ve zihin kalıplarını bizden çıkaracağız. Tutunduğumuz tüm enerjilerden bölüneceğiz ve kendi içimizde BİR’leneceğiz. Sonra sevgiyi yayabiliriz. Kendi merkezimizde ve alanımızda iken, kendi tamlığımız ve rengimizdeyken, mekanın ve zamanın rengine an içinde bürünebiliriz ve o mevcut halimizi korurken sevgimizin dağılmasına izin verebiliriz. Bu günler epey zamandır hazırlanmakta olduğumuz zamanlar…Tüm anları bugünler için biriktirdiğimiz ZAMan’lardayız. Nice Anlar biriktirdik. O anlar zamlandı, toplandı ve şimdi ZamAN’ındayız.

21 Aralık' a Girerken Yuvaya Hoşgeldin Diyenleriniz Çok Olsun

Kendi merkezimizde kalalım. Alanımızı koruyalım ve matematiğin basit dört işlem prensibini hatırımızda tutalım. Neydi bu dört işlem?
Dağılan tüm enerjimizi tamamen kendimizde topluyoruz.
Bize ait olmayanları çıkarıyoruz.
Üzerimize yapışmış düşünce, fikir, zihin ve benzeri ne varsa bize ait olmayan, nereden ve kimden, hangi zaman ve mekandan ne aldıysak onları geri iade edip bizden ayrıştırarak bölüyoruz ve en sonunda katlanarak enerjimizi içimizde mevcut haliyle barındırırken sevginin yayılmasına, nüfus edilmesine hatta dönüştürmesine müsade ediyoruz.
Ve elbette kendi auramızı mühürlüyoruz.
An’ a Merhaba…
ZamAN’a Merhaba…
OlAN’a Merhaba…

Yuvaya doğru yolculuktayız. Vardığınızda
Yuvaya Hoş geldin” diyenleriniz çok olsun…
Sevgili Hatice Caner ‘ e kilitli kapının anahtarını bulmama yardımcı olduğu için sonsuz teşekkürlerimle bir merhaba da ona…
Ve elbette tüm okuyuculara Merhaba…

Yazar Hakkında

Benzer yazılar

3 Yorum

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir