Aşka düşülür mü yoksa atlanır mı?
Düşmek bilinçsiz, atlamak bilinçli bir eylemdir; bu durumda sizce aşk için hangi kelime daha uygundur?
Bu durumda aşka düşen mi daha mutlu olur yoksa aşka atlayan mı?
Kafamda yine deli sorular…
Bana kalırsa aşk cesaret işidir ve bilinçli olarak atlayanlar, her şeyi bir kenara bırakıp ona sımsıkı sarılmayı bilecektir çünkü aşk akıl mantık işi değil gönül duygu işidir.
İngilizce’de ‘falling love’ diye bir ifade vardır; biz bunu bire bir tercüme edip ‘aşka düşmek’ şeklinde yorumlamışız…ve işte burada hata yapmışız; aşka düşmenin DNA’mıza uygun bir durum olmadığını unutmuşuz.
Bunu şöyle de açıklayabilirim; böylece konu daha iyi kavranabilir:
İngilizler* temkinli insanlardır. İkili ilişkilerde donuk ve tepkisizdirler ya da fazla tepki vermezler…onlar kendilerini böyle işlere ‘kaptırmaz’.
Oysa aşık olmak için bir itki gerekir. Bu da ancak kaptırılarak olur. Bu ikisi olmadığı için onlar ancak aşka düşebilir ancak biz kanı fokur fokur kaynayan Akdenizlileriz…bu yüzden biz aşka atlarız…
*Bu makalede kıyaslama unsuru olarak İngilizler’i seçmemin tek nedeni etimolojiktir yoksa benim herhangi bir millete karşı ideolojik bir yaklaşımım yoktur; bunu da belirteyim.