Bir başlangıcım var, ama bir sonum yok, bir’im ama çok’um… Hiçbir şey’im ama her şey’im. Geldiğim gibi gidecek, ve sonra yine geleceğim… Geldiğimde gittiğimi bilmeyeceğim, giderken geldiğimi göreceğim. Işıkta karanlığım, karanlıkta ışığım. Var’ım ama yok’um. İnsan’ım, hayvanım, yaprağım, toz zerresiyim. Rüzgarda ses’im, burunda nefesim. Çığlığım ve sessizliğim.
Olan’ım, olacağım ama geçmiş değilim. Mutluluğu da, acıyı da ben belirlerim; dışımda olan da benim, gördüğüm de, görmediğim de. Sevdiğim de sevmediğim de, akan suyla giderim, toprakta filizlenirim.
Ağaçta öten kuşum, kanadındaki tüyüm. Güneş’in sıcağında dinlenir, Ay’ın yüzeyinde soğurum. Güneş’te Ay’da ben’im. Yıldızların hepsiyim… Boşluğum, ama doluyum.
Kapıda bekleyen kediyim, fırtınanın üstünden uçan kartalım. Buluttan damla olur düşerim, şimşeğin kızgınlığıyım, kasırganın acımasızlığıyım, ama yine de eserim, çünkü kasırgayım.
Sevgiyim, nefretim, kıskançlığım, masumiyetim. ellerimi ısıtan ateşim, ve yanan külüm, sana bakanım, senin baktığınım. fısıldayan sesinim, duymadığın seslerinim. Oradayım, çok uzakta, ama buradayım tam yanında, sendeyim, ve o anda okyanusun dibindeki inciyim.
Beklediğinim, bekleyen sen’im. Dokunduğunum, dokunamadığını sandığınım. Her yerdeyim, hiçbir yerdeyim. Gerçeğim, yanılgıyım. Durmak isteyince dururum, sen de durursun, istersem devam edersin. Düştüğün toprağım, tutunduğun dalım, sarıldığın ağacım, kokladığın çiçeğim, etrafında uçan kelebeğim. Çünkü ben deneyimleyenim, ne çok sahne var oynamak istediğim ve rolüm var çeşitli seçtiğim, anlamazsın, anlamayan da benim, sahne benim, sahneyi kuran da, seyreden de, oynayan da.
Ben, O’yum, hep varolan. Ben’i bul.