Bazıları görmediği şeylere inanmaz. Kanıtlarsın, o da yetmez; kanı(r)t ister.
İşi yokuşa sürmek ya da kendilerini haklı çıkarmak isteyenler böyle davranır; bırakın onları yoksa uçuruma sizi de sürüklerler.
Size yol soranlara bildiğiniz yolları gösterin ama onlardan herhangi birine yönlendirmeyin; bırakın kendilerini iyi hissettikleri yolda kendileri yürüsün, sormayanları da kendi haline bırakın yoksa herkesin diline pelesenk olan o laf size de musallat olur, “iyilikten maraz doğar,” dedikleri başınıza gelir.
“Sana ne,” cevabını alıp oturmak vardır çünkü bu boş çabanın sonucunda ve bu sonuca katlanmak her baba yiğidin harcı değildir.
Şunun bilincine varın ve bu söylediğimi iyice aklınıza sokun; bazılarına elektroşok verseniz fayda etmeyecektir. Onlar taktıkları at gözlüğü ile yaşayıp gidecektir. Bu noktadan sonra onlar için yapabileceğiniz bir şey yoktur.
‘Kurtarıcı’ rolüne soyunmaya kalkışanlar bunun ayarını tutturamazlar; hadlerini aşmadan duramazlar.
İşte “bırak kendi deneyimini yaşasın,” dedikleri an burasıdır; en az anlayana bile bir kez söylemek boynumuzun borcudur ancak anlamıyorsa çekilmeliyizdir çünkü bu sürecin bir adım ötesi gerginliğe hatta tartışmaya yol açacaktır.
Üzülmemek, kırılmamak, incinmemek için böyle davranmak zorundayızdır; kısacası, hayatı bir ‘kör döğüşü’ haline getirmek ya da huzur içinde yaşamak bizim tavır ve tutumlarımızla ilgilidir…