Görünür olmak değerlidir

Bazen yorulursunuz. Bu utanılacak bir şey değildir. Doğal bir tepkidir. Çabanız karşılık bulmadığında, daha çok çabalamanız değil, çabaladığınız konu üzerine düşünmeniz gerekir. Olmuyorsa olmuyordur. Olacak başka bir şey vardır. Olabilecek… Çabanız onu geciktiriyordur.

görünür olmak değerlidir

Kimileri fazla ciddiye alır. Basit bir konuda bile, o işi en iyi şekilde yapamama kaygısı taşır. Bunu yapamadığını hissettiren en ufak bir şey, kendisini başarısız hissetmesine sebep olur. Bunun utancı tüm varlığını sarar. Uzaklaşmak ister.

Terapistim buna “yüksek standartlar şeması” diyor. Ben mükemmeliyetçilik diyorum. Altında bir yerlerde aşağılık kompleksi olduğunu biliyorum. Değerini kanıtlama isteği… Sanki sadece harikalar yaratanlar değerliymiş gibi!

Etrafımda çabasına büyük saygı duyduğum ve onların denemekten vazgeçmeyen hâllerinden büyük güç aldığım arkadaşlarım var. “Tabii, daha iyi olabilirdi!” dediklerinde içim acıyor. “Olan iyidir, sen devam et, iyileşir!” diyorum. “Kendine bu kadar acımasız olma! Bizler devam etmekten sorumluyuz. Kaslar böyle gelişiyor.” Işığınız artıyor, görünür hâle geliyorsunuz.

Harekete geçemeyebilirsiniz. Başlayamayabilirsiniz. Korkuyorsunuzdur. Alacağınız eleştiri, önemsendiğiniz için değil midir? İnsanlar önemsedikleri kişileri eleştirirler. Kimisine harika olamadığı için değersizleşmiş gibi gelir. Halbuki görünür olmak değerlidir. Bu sayede bulursunuz yolunuzu, size ihtiyaç duyanlar ve kendilerine ihtiyaç duyduklarınızla buluşursunuz.

Çok değerli zekâlar, büyük yetenekler, yönetemedikleri hassasiyetlerinin kurbanı olurlar. Birileri acımasızca eleştirir. En doğruyu bildiğinden emindir. Halbuki doğrular değişir ve kararlılık gösteren, hele ki altı doluysa savunduğu şeyin, geniş kitleleri peşinden sürükleyebilir.

İnsanları acımasızca eleştirmeyin demiyorum. Öyleleri beni pek okumaz. Bazıları ışığınızı kırmak istese de siz yine #parla/maya devam edin diyorum. Güzel olan, güzelliğini içtenliğinden alır ve altının değerini sarraf bilir. Siz değer bilenlerden olun! Biz bize yeteriz.

Yazar Hakkında

25 Şubat 1989’da fırtınalı bir gecede dünyaya gelmişim. Üç gece ha doğdum ha doğacağım diye hastane yollarını teptirmişim. En nihayet emin olup yeryüzüne inmişim. Fırtınayı hep sevdim, sağlamcılıktan da vazgeçmedim. Lise zamanlarına kadar epey inek bir öğrenciydim. Harçlıklarımla yeni test kitapları alır, test çözerken şarkılar söylerdim. Bir müddet babaannemlerle yaşamıştım. Babaannemin bu değişik çalışma biçimime olan şaşkınlığını hissederdim. Çalışmayı hep sevdim, kendi yönetmlerimle bunu yapmayı daha çok sevdim. Fen lisesini kazanmıştım. ‘’ Bu öğretmenler beni değil notlarımı seviyor! ‘’ diye fabrikatör kızıyla fakir ama gururlu delikanlıyı andırır bir duygu krizi yaşamıştım. Bu benim için dönüm noktasıydı. Artık daha az çalışıp daha çok yaşıyordum. Rehber öğretmenimle düzenli görüşmelerim oluyordu. Kendimi sosyal çalışmalara verdim. Fen lisesinde bunu( şiir dinletisi, tiyatro ) yapmaya kalkınca biraz ortalık karışmıştı. İTÜ Mimarlık fakültesi Şehir ve Bölge Planlaması bölümünü kazandım. Konservatuvar istiyordum. Üç sene boyunca her aralık ayında okulu bırakıp konservatuvar sınavlarına hazırlandım, olmayınca geri döndüm ve en nihayet ‘’ Her şeye rağmen bırakıyorum! ‘’ deyip yarı zamanlı, özel bir konservatuvara kaydım olmuş buldum kendimi! Bu zaman zarfında part- time bir fast food firmasında kasiyer olarak( bir buçuk yıl ) ve ardından bir kafede falcı olarak( üç buçuk yıl ) çalıştım. Açıköğretimden sosyoloji bölümüne kaydımı yaptırdım. Son sınıftayım. Üç aylığına Antalya’ya gidip iki buçuk sene orada yaşadım ve birçok ruhsal eğitim( Reiki Master, EFT( Duygusal Özgürleşme Teknikleri ), Şamanik rüya, Yaşam koçluğu, Meditasyon… ) alarak kendi derinliklerime bir yolculuğa çıktım. Deneyimlediğim Tarotu yeni bir bakışla yorumladım ve ona, bünyesinde barındırdığı numeroloji ile astrolojinin inceliklerini kattım. Şimdi yazıyorum, aslında okuyorum ve bunu seviyorum. Sizi seviyorum, Hüseyin Akdağ

Benzer yazılar

3 Yorum

  1. Nuran

    Değerlerin yitip gittiği günümüzde bu yazınız çok kişiye merhem olacak. Söyleyecek çok laf var o değersizlik hissini yaşatanlar için ama değmez … Yazınız çok kıymetli, yüreğinize sağlık. Evet biz bize yeteriz !

    Yanıt
  2. Murat Tali

    Korkuların ürküttüğü yüreklerin sahibi olan ruhun sancısını yaşıyor tüm insanlık. Hangi yöne dönse, hangi duygusuna baksa, orada bir yoksunluk duygusu sarıyor varlığını. Kah suçlu hissediyor, kah eksik, kah değersiz, kah sevilmediğini… Bitmiyor, bitmek bilmiyor hecelerin ardındaki akmayan gözyaşlarının ıslaklığı. Uyansa da uykuda olduğunu zannediyor. Kırabilse zincirini başka bir zinciri doluyor bedenine. Bitene kadar yolculuğu, bitmeyecek sancıları ile büyüyor işte insan çocuğu… Emeğine sağlık dostum

    Yanıt

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir