Dinle toprağın sesini… Neler fısıldıyor ruhuna toprak ana? Hisset attığın her adımında yerin ve göğün nefesini. Sana neler haykırmakta Gaia? Fark et kalbinin söylediklerini… Hangi dünyevi deneyimlerin canını acıtmakta her defasında? Neler fısıldar kalbin, ruhuna? Zihninde hangi anılarını boş yere biriktirdin? Hangi duygulara bedenini esir ettin? Hangi düşüncelerine yenildin?
Hatırlar mısın ruhsal akitlerini? Bu yaşam deryasında hangi yanıtları arar ruhun? Hangi yaşamsal döngülerden geçmektesin her defasında? En sert düşüşlerin sana neleri hatırlatmakta? Kimler ayna olur ruhuna, sana yaşattıklarıyla? Hangi engellere takılıp düşmektesin, her zorlu sınavda? Hangi duyguların esaretinde kaybolur ruhun? Bedeninde hangi tortuları biriktirdin?
Her ruh karma yükleriyle doğar dünya yaşamına. Öte âlemde sözünü verdiği ruhsal akitleri, unutturulur düştüğünde dünyevi bedenine. Her ruhun yaşam sınavı, serilir önüne hak ettiği nispette. İşler evrensel sistemin şaşmaz ilkeleri. Ayna olur her insan birbirine, dünyevi rolleri gereği. Özgür irade yasasıyla, ektiğini hasat eder tüm ruhlar. Deneyimleriyle öğrenir, gelişir ve olgunlaşır bedene bürünenler. Beşer doğan her ruh, öğrenir insan olmanın erdemlerini kendi yaşam yolculuğunda. Tüm öğrendikleriyle giyinir öz değerlerini üstüne. Kendi ışığıyla yürür, ruhsal yolculuğunda yine sonsuzluğuna.
Sorun kendinize en büyük sınavlarınız hangi insanlarla olmuş? Size en derin acıları kimler yaşatmış? Hangi dünyevi rolleriyle yaşamınızda varlık gösterir her biri? Hangi değerlerinize dokunmakta, size yaşatılan deneyimler? Peki ya siz, hangi değerlerine ayna tutmaktasınız sevdiklerinizin? Yaşamınızda size en ağır deneyimleri yaşatan her kim varsa, belki de bir ruh sözleşmesi vardır aranızda. Her kim canınızı çok acıtırsa, kim bilir hangi karmalarla borçlanmışsınızdır birbirinize. Hangi ruhsal sözleşmelerinize, akit vermişsinizdir geçmiş döngülerinizde.
Nice yaşam döngüleriyle gelir gideriz dünya sahnesine. Kadın da oluruz, erkek de. Cesur da oluruz, korkak da. Zengin de oluruz, fakir de. Haklı da oluruz, haksız da. Başarılı da oluruz, başarısız da. Farklı kimliklerle, farklı deneyimler yaşatır dünya okulu insanoğluna. Her ruhun dünyevi sınavı kendine özel ve hakkınca. Her ruhun yolculuğu, kendi kader döngüsüyle ve yalnız.
Deneyimlerimizle kazandıklarımız, kodlanır ruhumuzun akaşik kayıtlarına. Bilgelik yolunda ilerlemekse arzumuz, bitmez asla sorularımız. Önce kendimizi tanıma gayretinde olmalıyız, ruhsal yolculuğumuzda. Kendini bilme arzusuyla her ruh, kendi ebedi yolculuğuna yürür esasında tek başına. Bir yanımız burada, bir yanımız bilinmez diyarlarda. Bir ayağımız yerde, bir ayağımız gökte.
Uyanmışsa ruh, o en derin uykusundan. Bilir ki tesadüf değildir, yaşamda hiçbir karşılaşma. Beden mabedinde misafirliğinin farkındalığına ermiştir ruhu. Deneyimler sahnesinde kendini tanıma gayesiyle, yaşamda geçici var olduğunun bilincindedir her anıyla. Sorgular deneyimler sahnesinde, tüm deneyimlerinin ruhuna etkilerini. Sorgular her defasında kendi kendini.
Tüm bilinmeyeniyle kendini tanımayı arzulamak ne müthiş bir gayedir. Kendini bilme arzusunu gönlünde taşıyan her ruh, bilgelik yolunda kararlılıkla yürüyendir. Kendinin tüm yönleriyle farkındadır. Güçlü yönlerini, gölge yanlarını, gelişim alanlarını, en derin yaralarını, en derin korkularını ve en derin tutkularını bilir. Kimlere ayna olduğunu ya da kimlerin kendisine ayna tuttuğunu da bilir. Hangi karmaları yüklendiğinin ve hangi karmalarından arındığının bilincindedir. Ruhunda, zihinde ve kabinde barındırdığı her ne varsa, hakkınca sahiplenir. Ne sormaktan vazgeçebilir, ne sorularının yanıtlarıyla yüzleşmekten çekinir.
Kendini bilen, özgür iradesiyle tüm deneyimlerinin sorumluluğunu cesaretle üstlenir. Korkularını azat etmiş, yaşam amacını sahiplenmiştir. Ruhunda biriktirdiği tüm akaşik kayıtlarının yükünü hakkınca üstlenmiştir. Madde boyutundan mana boyutuna açmıştır gönül gözünü. Deneyimleyen olmaktan çıkıp, gözlemleyen olmayı tercih etmiştir çoktan. Farkına varmıştır ki, bu yaşam sahnesinde büyük bir oyunun içine düşmüştür insanlık. Tanınmış olan süreye kadar, oyunu kurallarıyla oynar tüm oyuncular. Görünür olmuştur zifiri karanlık ve göz kamaştıran aydınlık.
Zorlu bir devreden geçmekte insanlık. Dünyevi sınavlarımız çetin. Kimilerimiz farkında, kimilerimiz derin uykusunda. Ne yazık ki, hasat vakti yaklaşmakta. Duygu ve düşüncelerimizle ektiğimiz deneyimlerimiz, kendi tohumlarıyla yeniden filiz vermekte. Her ruhun yolculuğu ayrı ve sonsuz. Her ruh dünyevi yolculuğunda, kendi hasadına hakkınca hazırlanmakta. Kimilerimiz farkında, kimilerimiz derin uykusunda. Hızlanmış zamanın şaşmaz döngüsü… Yaşanan dünyevi olaylar, uyanmış zihinleri düşündürmekte.
O vakit düşünme zamanı… Bu yaşamda neler biriktirdik ruhsal yolculuğumuzda, her birimiz. Bitince yaşam misafirliğimiz, ne kalır ismimizden geriye. Tüm dünyevi rollerimizi terk ettiğimizde, ne kalır bizden sevdiklerimize. Ruhsal akitlerimizi tamamladığımızda, özgürleşir miyiz birbirimizden. Bu neyin mücadelesidir ki dünya sahnesinde, neleri pay edemez birbirine insanlık. Oyun sona erdiğinde, tüm perdeler kapanır oysaki. Vade bittiğinde, tüm ekilen tohumlar hasada bırakılır. Vakit geldiğinde, ne yazık ki bir devre daha kapanır.
O vakit ruhumuzun sesine kulak verme zamanı. Her birimizin yaşam yolculuğu nereye? Hazır mıyız hepimiz kendi bilinmezliğimize? Hazır mıyız unuttuklarımızı yeniden hatırlamaya?
Öyleyse hatırla ruhsal akitlerini… Öyleyse hatırla sende olan ruhsal kudreti…
O kadar çok unuttuk ki bir akitle geldiğimizi bile hatırlamıyoruz. Akit var mı gerçekten?
Anahtar metaforunu kullanarak ifade etmek gerekirse, evet, insanın arayışı anahtarı kaybetmiş olmasıyla başlar. Ancak, anahtarı bulma süreci insanın içsel keşiflerini ve farkındalığını artırırken, kendisini daha iyi anlamasına ve hayatına anlam katmasına yardımcı olabilir. Arayışın sonuçları kişiden kişiye farklılık gösterir, ancak bu süreç insanın büyümesine ve dönüşmesine katkıda bulunabilir.
Sonuç olarak, içsel bilgeliğin veya anlaşmanın varlığına ilişkin fikirler kişisel inançlara ve deneyimlere dayanırken, arayışın insanın gelişimine ve anlam katma sürecine katkıda bulunabileceği düşünülebilir. Her insanın kendi yolculuğu ve deneyimleri farklıdır, bu yüzden arayış ve anlam arayışı kişisel bir deneyimdir. Ya öyle değilse, unutmadıysak ve her şey bilinçli şekilde unutturuluyorsa. Bizi sarmalayan aile, toplum, inanç kendisine uymamızı istiyor ve bunun için bizi bütün olarak ablukaya alıyorsa… Bütün bu karmaşadan özgürleşmenin tüm yollarını kapatıp bizi kendi varlığımızdan izole ediyorsa.
Özgürlüğün gelmesi mümkün olabilir mi?