Kaçak kahkaha

“Amirim!” diyerek içeri daldı memuru. Panikten yanakları kıpkırmızıydı ve durmak üzere olan kalbinin arkasına saklandığı göğsü hızla inip kalkmaktaydı.

Ondaki teklifsizlik hoşuna gitmese de Amirin, ortada olağanüstü bir durum bulunduğunu anlayacak tecrübesi vardı. Memnuniyetsizliğini belli etmek istercesine sırtını dikleştirdi: “Söyle!” diye emretti tok sesle.

Kaçak kahkahaZavallı memur toparlanmak ihtiyacıyla bitiştirerek hızını kestiği bacaklarıyla derhal hazır ola geçti: “Amirim,” diye yineledi nispeten sakin tonda. “Kentte bir kahkahanın dolaştığına dair ihbarlar alıyoruz.”

Bulunduğu mevkii ciddiyetiyle elde ettiği bilinen Amirin gözleri hayretle irileşti, memurun söylediklerinin tam idrakine varmasıyla beraber büyük bir öfkeye kapıldı:

“Ne!” diye gürledi. “Kime aitmiş?”

Masaya inen yumruğun gürültüsüyle yerinden sıçrayan memur yutkundu:

“Sahibini bulamıyoruz,” diye mırıldandı, cevabının duyulmamasını umar gibiydi. Ne ki boşunaydı, zira:

“Böyle bir eşkıyalık kabul edilemez,” diye tekrar gürledi Amir. “Derhal yakalayın o rezil kahkahayı!”

Buna mukabil belli belirsiz kıpırdadı polis memurunun dudakları. Fakat yine de duydu Amir onun: “Yakalayamıyoruz,” dediğini.

Bu kadarı fazlaydı! Amir iki elini masasına dayayarak azametle yerinden doğruldu:

“Ne demek yakalayamıyoruz!” diye tısladı. Sesindeki sükûnet asabiyetinden daha ürkütücüydü ki memur az önce bitiştirdiği bacaklarını zorla ayırarak birkaç adım geriledi:

“Çok… hızlı… hareket ediyor,” diye açıklamaya çalıştı. “Sabah kent meydanında duyulmuş önce, az sonra büyük çarşıda, ardından hastanenin önünde. Hatta mezarlıktan geçtiğini söyleyenler bile var.”

Duydukları yüzünden içini dehşet bürümüştü Amirin:

“Hemen kırmızı alarma geçilsin, kente giriş-çıkışlar yasaklansın!” diye sıraladı haykırarak emirlerini. “Gerekirse taş taş üstünde bırakmayın, derhal bulun o edepsiz, terbiyesiz, başıbozuk kahkahayı!”

Memur yıldırım gibi çıktı odadan ve yığılırcasına oturdu koltuğuna Amir. Nebze rahatlamamıştı. Büyük bir felaketin hızla yaklaştığını hissediyordu. Kartopu, çığ, sel ya da hortum gibi; her ne ise karşısına çıkanı tabii en başta da kendisini önüne katacak, içine çekecek, yutacak, yok edecek, kim bilir başka neler neler yapacak ve ondan sonra bir daha asla esamesini okutmayacak bir kuvvet.

Aklına her düşenle endişe, korku, çaresizlik karışımı dipsiz bir girdabın içine doğru yuvarlanıyordu Amir. Saç diplerinden itibaren tere batmış, elleri tutmaz olmuş, bacakları uyuşmuştu. Bileğindeki ful aksesuar saat ıslanmış, üstündeki son moda takım korkudan buruşmuş, en az onun kadar pahalı kravatı ise kaçacak delik arar gibi yana kaymıştı. Telaşından farkında değildi ama ayakkabıları çoktan terk etmişti ipek çoraplı ayaklarını.  Bulanan bakışları ve daralan nefesiyle beraber tuhaf bir baygınlık hissi iri vücudunun tamamını ele geçirmişti ki aniden yüksek neşeli bir ses çınladı kulaklarının arkasından ve çabucak doldurdu yeni sızdığı ortamı.

Kaçak kahkaha bulunmuştu!

Yazar

Benzer yazılar

4 Yorum

    1. Özlem Pekcan

      Ciddiyet maskesi ardına saklanmaktan başka çare bulamayanların korkulu rüyasıdır kahkahalar. Çünkü baş kaldırır, karşısındakine ne olduğunu hatırlatır. Teşekkür ederim 🙂

      Yanıt
  1. Murat Tali - YY

    Günümüzün en derin sancısı 🙂 kaçak bir kahkahanın ihbar edilmesi. okuyunca dedim ki günümüzde kayıp kahkahanın bulunması esas fakat sistemin efendileri için de kahkahanın gözaltına alınması gerekiyor. biri halkın diğeri sistemin dudağında bükülmüş duruyor. efendiler için kahkahalar suç unsuru olsa da halklar için kahkaha, elde edebileceği en büyük özgürlük ve mutluluktur. derim… Kaleminize sağlık Özlem Hocam

    Yanıt
    1. Özlem Pekcan

      Gülmek, gülebilmek egemenlere karşı en büyük kuvvettir. Bu yüzden de ciddi görünerek kusurlarını kapatabileceklerini sananlar tarafından daima lânetlenir. Teşekkür ederim Murat Tali

      Yanıt

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir