Kırıktı.
Kırk rüyadan uyandı
Kırk defa kanatlanıp düştü
Saçlarını ördü
Başın taşlara vurdu
Eremedi,
Döndü Dolandı
Dertlendi Geçmedi
Kırk Kilitli Kırk Kapıda,
Anahtar kilide, kilit anahtara uymadı
Aklı çaldı,”Girmesen…” “Girme Sen!” Girmesem…
Kilitledi Tutmadı.
Bildikleri yetmedi.
Az bakıp çıksam dedi
Açılmadı
Bu Kapıdan değildir dedi gitti geri geldi
Kırk kilidi kırk defa ezber etti söylendi
Lisan yetmedi.
Bekledi, Bekledi, Bekledi…
Uyudu Uyandı Kapının önünde…
Kalp çaldı,
Kapı dedi
“Kırklandın” mı?
“Kırk Kapı daha var,
Çok yükün var bıraktın mı?
Kırk defa sustun bir söyledin mi?
Kırk defa düşündün bir defa ettin mı?
Kırk defa Aynı kapıdan mı girdin?
Anlamadın mı?
Kırklanmadın mı?
Kırk oldun bil olmadın mı?
Kırıklardan Kırk yara,
Kırk yaraya bir çare tutmadın mı?
Kırk susmadan bir kelime…
Her kapıyı yarım tutamazsın
Kırk gitmeden bir yol,
Her kapıyı çekip çıkamazsın
Kırk kalmadan bir veda…
Her kapıyı aralık bırakamazsın.
Kırıklardan ziyan bilme,
Kanamadan devâ bulmazsın!
Aramakla bulunmaz
Çölde Derya bulmadan
Kutupta Kavrulmadan
Deryaya nefessiz dalmadan…
Bulduğunda zerre bil,
Bulanlar arayanlardır
Kırk Kapıdan,
Kırk defa üryan figan Kırklanan…