Bir “Geçmiş Yaşam Regresyoncusu” olarak bir arkadaşımın bana uyguladığı bir seansı yazmak istiyorum. Regresyon seansları geçmiş hayatların olduğuna, ruhun ölümsüz ve birçok kez bu hayatı deneyimlemek için tekrar bu dünya okuluna bedenlenerek gelip tekamülünü gerçekleştirdiğine ışık tutan bir şifa çalışması. Ruh ölümsüz dediğimiz gibi, zihin yaşadığı ve aldığı kararları bu dünyaya tekrar geldiğinde unutuyor, lakin ruh hatırlıyor. Bakınca unutmaya bu kadar endekslenmişken asıl mevzumuz bu dünya için hatırlamak. Ya zaten biliyorsan olup biteni, birçok kez deneyimlediysen? Bilgeysen? Hatırla!
Seanslarımızda da diyoruz ki evet sen bu deneyimi bu dünyada yaşıyorsun lakin kararını geçmiş hayatlardan almış olabilirsin. Tut elinde feneri gir o karanlık odalarına, her bir ayrıntısına şimdi ışığı tut. Gördüğün ve farkında olduğun şey seni korkutamaz, yönlendiremez. Işık dolmuştur şimdi odalar.
Regresyon geçmiş hayatlarda hemşirenin elinde taşıdığı bir fener gibi ve yaralılara ışık tutuyor. Eğer ışık olmazsa bilemezsin yaranı, kanayan yerini. Görünce pansuman yapabilirsin, gerekli tedaviyi uygulayabilirsin. Ve tahmini ne zaman içerinde kabuk tutacağını bilirsin.
Gelgelelim benim çözmeye çalıştığım bir mevzum vardı. Hayatımda bir partnerim var ve mantıklı bir bakış acısıyla benim beğenebileceğim, birliktelik yaşayabileceğim biri hiç değil. Lakin onu sebepsiz yere seviyor ve yaptıklarına çok öfkelenip, sonra unutuveriyordum. Tabi bir kalp sancım var, sızım sızım. Bana değer vermiyor, kaba saba davranıyor, görmezden geliyor. Davranışları beni çok incitiyordu. Bu süreç uzadıkça kendime bunu niye yaşatıyorum? Sorusu geldi aklıma ve regresyon seansı yaptırmak geldi birlikte eğitim aldığımız bir arkadaşıma.
Seans günü gelip çatınca gereken nefes egzersizleri ve beden rahatlatması telefonla yapıldıktan sonra kare kare fotoğraflar belirdi gözümün önünde o hayatımda çiftçi olmalıyım, bir tarlayı sürüyorum. Yanımda ufak bir erkek çocuğu oynuyor ve benim oğlum bilgisi var. Oğlumu doğururken eşim, ölmüş ve oğluma çok öfkeliyim. O erkek çocuğunu yani oğlumu görmezden geliyorum, ilgilenmiyorum, kaba saba davranıyorum.
Aynı sahneler değil mi? O hayatımdaki oğlum bu hayata benim karşıma erkek arkadaşım olarak gelmişti. Çünkü benim yaşattığım şeyleri bana yaşatıp karmamı ödetiyordu. Bir baba olarak ben onu görmemiş, sevmemiş ve kötü davranmıştım. O bu dünyada aynı şekilde bana davranarak yaptığım şeyin ne kadar can acıttığını göstermişti. Şunu net anlamıştım ektiğimi biçiyordum hem de geçmiş hayatlarımdan. Tabi şunu da anlamıştım kalbimdeki sonsuz sevgiyi, bir baba olarak onu da hatırlıyordu ruhum.
Işık tutunca kalbimin odalarına hemşire, iyileşmişti
Sonsuzluk şimdi daha manidar benim için.
Hatırlamaya ve hatırlatmaya niyet ediyorum.
Kalbimize ve zihnimize ışık tutanımız çok olsun.
Sevgiyle kalın.
Gelecek olan bugün, bugün ise dün inşa edildi. Hal böyle olunca, varlık olarak, geçmişim yükleri ve öğrenilmiş davranışları hatta yaşanmışlıkları ile çoğu şeye anlam veremeden, acı çekerek yaşamaya devam ediyoruz. Herkes kendi inindeki karanlığa ışık tutacak bilgelikte ya da cesarette değil. Bir de şans faktörümüz var, Bir köyde doğup orada benzer sancılar ile yaşayıp ömrünü tamamlamak gibi bir olasılığımız da vardı bu hayatta. Farkındalıkla ve güzellikle inşa edeceğimiz bir yarına ışık tutacak bir paylaşım olması ne güzel. Emeğine sağlık Yağmur Bilgin
Teşekkür ederim
Okudukça şifa gibi geldi.
Kaleminize sağlık
Teşekkür ederim çok sevindim
İlhaam olunası bir yazı, hepimiz birbirimize aynayız aslındaa durup düşününcee ince detayları görmek ne şahanee yüreğinee sağlık canım arkadaşım
Teşekkür ederim canım katkısı sonsuz olsun