Korkularınızı serbest bırakmak şöyle bir duygudur;
Aslında bunca zamandır, o inatla tuttuğum duygu, evrene olan güvensizliğimdir. Ama der bir ses, ama bırakırsam mümkün değil yerine ne koyacağını nereden bilebilir evren, ya dilediğim gibi olmazsa, ya işin içinden çıkamazsam, nereden bilebilirim, nasıl güvenebilirim ki, evren denilen şeyin benim gibi zeki ya da beni sevdiğine?
İşin güzel yanı, evren sizden ayrı bir oluş değildir. Evren sizinle bir bütündür, kendiniz hakkındaki düşünceleriniz evrenin sizin hakkınızdaki düşünceleridir. Yaratan ve evren bir bütündür. Yaratan bu evreni size dilediğinizi yaratın diye “verdi”. Aslında tam olarak şu oldu; bu evreni ellerinizle bizzat siz yarattınız ve yaşamayı seçtiniz. Yaratan her şeyin özünün özüdür diyelim, Yaratan ham madde, ışık ve Kaynaktır. Her çeşit boyut, yaşam stili ve düşünce, sizin tarafınızdan yaratıldı, güvenmemeniz demek, kendinizi reddetmeniz demektir.
Etraflıca bir düşünün, bir hayal edin, neden birileri sizi bir oyun alanına koyup, izleyerek, kimin ne yaptığını not alarak, bu güzelim dünyada her kim ret ederek, zevki ret ederek, paylaşmayı ve zenginliği kıskanıp, hayattan sonraya bırakırsa, ona en güzel şeyleri hediye edeceğim diye düşünsün? Bu tarz bir düşünce kurgusu, kıskanç ve kendini zavallı gören insanların düşünceleridir, Yaratan ise kafamızdaki adam-kadın gibi değil, Yaratan yargılarda bulunan bir “iyi bilen” değil, Yaratan, saf ve boş-saf ve dolu olandır. Kelimeler ve düşünceler ise iç içe geçerek büyümüş birer enerji topu, biz enerjimizi temizleyip, ışığa yükseldikçe, özellikle de sessizlik, derin duygular, aşk, sabır, inanç, umut gibi duygularla birleştikçe anladığımız üzere, bir çeşit rahatlama ve düşüncelerin birbirlerinin içinden açılarak, rahatlaması serbest kalması, özgür olması ve doğal olarak ışıkla dolması söz konusudur.
Korkunun kaynağı ne olursa olsun en nihayetinde o korku ise, gerçek ve özden değildir.
Var oluş kendi kendine düşman olan, sadece bir takım insanın gelişmesini isteyen ve diğerlerini ne yaparlarsa yapsınlar kabul etmeyen, bolluğu ve zenginliği kıtlığa tercih eden bir şey olsaydı, bu evrenin yok olması anlamına gelirdi.
Hayır, evren özünde gelişmeyi, büyümeyi, zenginliği, dengeyi destekler. Fakat şu önemli bir noktadır; herhangi bir ağaçta taşıyabileceğinden fazla yaprak oluşmaz. Kapasitesi 5 dal olan bir fidanda yüzlerce fidan oluşmaz. Kapasitenizi arttırmanız demek, enerji kimliğinizi, düşüncelerinizi, ne olduğunuzu, sizi tanımlayan duyguları, hayatı, görüşleri ve işlevinizi değiştirmeniz anlamına gelir.
Kendinizi geliştirip genişledikçe bolluğu taşıyabilecek kıvama geldikçe, mucizeleri taşıyabilecek kıvama geldikçe bolluk ve zenginlikle doluyor, meyveleri paylaşıyor olursunuz. ,Korkular ise kapasitenize kilit vururlar ve dahası korkular çok saçmadır, yersiz ve yok edicidir. Evren ise bunun tersidir. Nereden çıktı önemli değil, en iyisi gelin şimdi her çeşit korkuyu bırakalım. Sadece nefes almak ve onların gittiklerini, yerine özünüzün doldurduğunu, tüm hücrelerinizi sevgi, nefes, basrış, huzur, denge, büyüme, bolluk, zenginlik, güzellik ve huzur doldurduğunu düşünebilirsiniz. İçinzidne fışkıran ışık izin verin tüm hayatınıza yayılsın, kesintisiz huzurla dolana kadar, dilediğiniz kadar içinize sinene kadar.
Aslıhan Tan
Meleklerle Yeni Yaşam Koçu, Enerji Koçu ve Ruhsal Danışman
Gayet acik guxel ve net anlatmissiniz tesekkur ederim .