Bilince inmiş her hastalık, bedenimizin her hücresine, kalbimizin her bir teline yayılacaktır.
Gerçek şifacı hastalığı bilincine indirmiş birini önce teşhis eder. Buna yetisi yoksa, şifalandıracağı kişinin hastalığıyla, korkularıyla, travmalarıyla baş başa kalır.
Ortada kişi yoktur zira o kişinin özü iyileşmeye karşı geliyordur.
Gerçek şifacı diğerinin inanç sistemine göre şifa yapmaz. Onun bilincine göre şekillenmez. O kişiye kendi inancındaki çöpleri gösterir. Bunu çöpe atacak kişinin kendisidir.
Gerçek şifacı kişiyi şifaya ikna etmez. Şifayı pazarlamaz. Sadece şifacının kişinin kendisinde olduğu gücünü hatırlatır.
Kişi kendini buna açarsa, şifa başlar. Alıcı olmayana şifa akmaz. Yetersiz kalır.
Eyleme geçmeyen hiçbir şey tecelli etmez.
Eylem niyettir.
Eylem şüphesizliktir.
Eylem teslimiyettir.
Eylem sizi yaratanla iş birliğine getirir.
Eylem; eylemsizlikte kendini gizleyen, dişil titreşim olan, Ana Tanrıça’dır.
Sor şimdi kendine :
Eylem olmaya geçecek misin?
Sen yerinden kalkacak ve yücelik koltuğuna oturacak eyleme dahil olacak mısın?
Öyle oldu.
Deneyimle sabittir, bütün bilgeliğini, şifacılığını ve bilgi birikimini ortaya koy, almak istemeyen ve şifalanmamak için duvar ören karşısında çaresiz ve yetersiz kalırsın. Şifalanmak isteyene bir gülümseme bile derman olur…