…aşkların en güzeli, dese de şarkıda, devamında “alıştım hasretine, gel desen gelemem ki” diyor. Burada sevmekten vazgeçmese de sevdiğinin yanına artık gidemeyecek olan birinin dramı var gibi. Peki uzaktan sevmek nasıl olur? Arada uzun yollar, binlerce kilometre varsa sevgi olur mu? Olursa da o sevgi hayatta kalabilir mi?
Cemal Süreya’nın dizelerinde uzaktan sevmenin en acılı hali var gibi duruyor. Belki sevdiği kadınla aralarında başka engeller vardı, bilinmez. Fakat belli bir olgunluğa ulaşmış bir bireyseniz uzaktan ilişki de yürütebilirsiniz.
Günümüz ilişkileri her şeyi hızla tüketmeye yönelik. Derinlik yok, gerçekten sevmek yok. Erkeğin kasları var, kadının vücut ölçüleri “kusursuz”, arabası var, evi var, çok parası var, son model telefonu var, çok yakışıklı veya çok güzel… Günümüzdeki ilişkiler bunlar gibi sahte değerler üzerine kuruluyor ve haliyle çok da uzun ömürlü olmuyor. Başka bedenlerle birlikte olma isteğini aşk veya sevgiyle karıştırıyorlar.
İster aşk olsun ister iş ilişkisi olsun, isterse de arkadaşlık ilişkisi olsun, her ilişkinin olmazsa olmaz ilk kuralı güvendir. Güvenin olmadığı yerde sevgiden, saygıdan söz edilemez. Duygusal ilişkilerde de bu böyledir ve güven derken kast ettiğimiz aslında kişinin önce kendisine güvenmesidir. Kişi eğer kendine güvenmiyorsa duygusal ilişki kurduğu kimseye de güvenmeyecektir.
Kişi kendine güveniyorsa sevdiği insana da güvenir, dolayısıyla da arada korku denen kemirici duygu oluşmaz. Uzak mesafe ilişkilerin yürümeme sebeplerinden en büyüğü güvensizliktir. En sık söylenen yalan da “ben sana güveniyorum ama çevreye güvenmiyorum” cümlesidir. Bu cümleyi kuran kişi düpedüz karşısındaki insana güvenmiyordur. Kişinin içinde “ya sevdiğim insan başkasıyla ilgilenirse ya birileri ona bakarsa” gibi korkular vardır ve bu da aslında kişinin bilinçaltında başkalarının kendisine bakmasını istediğini, fırsat bulsa “seviyorum” dediği kişiyi aldatabileceğini gösterir. Öte yandan, çevreye güvenmiyorum yalanı da aslında karşı taraf için neredeyse bir hakarettir. Cümlenin alt metni “biri seninle ilgilenirse sen de karşı koyamazsın” şeklinde yorumlanabilir. Sevdiğinizi söylediğiniz insana güveniyorsanız bırakın hayatını nasıl istiyorsa öyle yaşasın. “Ya beni aldatırsa” korkusu taşıyor olabilirsiniz, ona da değineceğim.
Uzak mesafe ilişkileri yürütemeyen insanların en büyük sorunlarından biri de sevdiğine dokunamamaktır. Bu da başta bahsetmiş olduğum “belirli bir olgunluk” ile kast ettiğim şeydir. Cinsel açlığı olan, sevmeyi sadece cinsellik sanan birinin uzak mesafe ilişki yürütmesi mümkün değildir. Duygusal ilişkilerin en değerli paylaşımlarından biri ten temasıdır, bunu inkar edemeyiz. Fakat ten temasını ilişkinin tek amacı haline getirdiğiniz zaman ortada sevgi diye bir şey de kalmayacaktır.
“O şimdi ne yapıyor, acaba kime bakıyor, acaba ona kim bakıyor, acaba ne giydi, nereye gitti, orada ne yaptı…” Sorular daha da artırılabilir ve hepsi de hem özgüven eksikliği hem de korku içermektedir. Korkunun temel kaynaklarından biri zaten özgüven eksikliğidir. Kendine güveni olmayan insan böyle şeylerden korkar. Halbuki korkulması gereken çok daha önemli konular var.
“Uzaktan ilişki yaşıyorum ama beni aldatmasından korkuyorum” diyorsanız o ilişkiyi sürdürmeyin. Ayrıca aynaya bakıp kendi kendinize sorun, siz onu aldatır mısınız? Ama dürüst olun. Sizi aldattıysa da o insanı hayatınızdan çıkarın. Evet canınız çok yanacak belki ama güvenin kaybedildiği bir ilişkinin ömrü de kısa olacaktır.
Eskiden insanlar mektupla aşk yaşıyorlarmış. Düşünebiliyor musunuz bunu? Bir mektubun karşıya ulaşma süresi, yazılması ve postaya verilmesi de dahil olmak üzere günler veya haftalar alabilir. Mektup yazdığınız kişinin sizden haber almasının tek yolu o mektupsa, o mektubu bekleyiş bitmez. Ama aşkın da güzelliği burada değil mi zaten? Aşk, aşık olduğun insanı her koşulda beklemektir ve bu bekleyiş karşılıklıdır.
Teknoloji her şeyi hızlandırıyor ve bu aslında hiç de iyi bir durum değil. İnsanlar doyumsuz hale geliyor. Sosyal medya insanların sevgiye ve ilişkilere bakışını bozuyor. Doğru kullanıldığında faydaları sınırsız olan teknoloji, yanlış kullanımda felakete yol açabiliyor. Uzak mesafe ilişki yaşayan insanların günümüzde teknolojiyi kullanmaması düşünülemez. Fakat bunu da sağlıklı bir şekilde yapmaları gerekir.
Bugün çiftler, uzaktan ilişki yürütmeye çalışmıyor olsa bile sevdikleri insanın sosyal medya kullanımı hakkında adeta takıntılılar. WhatsApp’ta en son ne zaman görüldü, Instagram’da neyi beğendi, kimi takip etti, kim onu takip etti, hele Facebook’ta kimler mesaj attı, neler yazdı, kim arkadaşlık isteği gönderdi… Bırakın kim ne gönderirse göndersin! Yapmanız gereken tek şey sevdiğiniz insana güvenmek. Uzak mesafe ilişki yaşayanlar için de durum aynı. Sevdiğiniz insanın sosyal medya hesaplarını bir psikopat ruh haliyle takip etmeyi bırakın.
Unutmayın, bir şeyi ne kadar sıkarsanız kırılmaya veya elinizden kaçıp gitmeye o kadar meyleder. İlişkinizi de sevdiğiniz insanı da kendinizi de rahat bırakın. Siz sadece sevin ve güvenin, gerisi zaten gelir…