Adımlar yavaşlayabilir,
Bakışlar donuklaşabilir,
Gözpınarları ıslanmış olabilir bu sabaha,
Kızgın olabilirim,
Kırgınım olabilirim,
Öfkeli olabilirim
Hırçın olabilirim
Sorgulayabilirim,
Sorabilirim, İnandıklarımı, inançlarımı eleştirebilirim İnsanım
Anlam yüklediklerimin anlam değiştirmesine veryansın edebilirim.
Hayal kırıklığımın krizlere dönüşmesine izin verebilirim. İnsanım…
Acımın ardına inmeyi seçen tarafım bugünün ağırlı ile uyanan halimle,
bedenimde dolaşan kanımın vaat ettiği bilincimi sorgulayan tarafım bugünde,
ezilen horlanan tarafın nerede ezilmeyi seçtiğini kendimi hangi alanda bu dinamiğin içinde hissettiğim anları sorgulayan tarafım bir kez daha,
şiddeti dayatmayı eril gücün hakimiyetini yaşamında barındırmayı seçen tarafın, benim yaşamımda nerede yer bulduğunu sorgulayan tarafım bugün de,
Karanlığın girdabına kendini bırakan idraksizce bilinçsizce gücünü başkalarına teslim edenleri, hayatımın hangi alanına hangi yoksunluğun içine yerleştirmeye gereksinim göstermeyi denemeyi sorgulayan tarafım bugün de,
Tutunduğu çarpık düzenin içinde olmayı değiştirememiş kişiliklerin, benim hayatımda yansımasının nereye geldiğini neye tutunduğumu sorgulayan tarafım yine de,
Aydınlatamadığım benliğimin idrak edemediğim çıkış noktasının kördüğüm olmuş paslanmış zincir halkalarının eriyip gitmesini sorgulayan zihnimin günü bugün de ,
“Baktığım sensem gördüğüm benim” ilkesinin yaşamdaki yerini kazıyan yapılan seçimlerin karşılığını, hayatımda hangi alanında özen göstermediğimi önem vermediğimi sorgulayan tarafım bugün de…
Hayal kırıklığım, ruhumu bedenimi ele geçirmeye çalışıyor tıpkı sen gibi bugüne,
Fırtınaları koparıyor hücrelerimin her bir zerresinde. İnsanım
Gelip gidiyorum nasıl olur sorgusunun içinde, İnsanım Sen gibi…
Kızgınım… Kırgınım, ancak koyvermedim, vermeyeceğim. Dönüşe dönüşe çözülecek ben sizsem sizde benseniz biz birsek bütünsek ayrıştırmıyorsak bilinçler aydınlanacak içinden geçip ardına aydınlığa ulaştıracak,
Biliyorum ki inanıyorum ki çok yakında baharlar gelecek
zerre miskal şüphem yok. Ancak ben ve sen istediğimiz zaman değil,
Baharı yaşamaya hazır olduğumuz zaman, idrak ettiğimiz zaman…
Ne güzel yazmışsın tekrar tekrar okudum. Yüreğine sağlık
teşekkür ederim
Ah o şeytanı tanrının yarattığını düşünüp tüm sorumluluğu kendisinden hariç her şeye yükleyenler. Onların karanlığında boğulan bir dünyada kendi içimizdeki şeytanı öldürme derdinden, her gün ölüp ölüp diriliyoruz. Işığı aramak mı? Şeytanı görüp ondan geleni bilip, huzuru ve sevgiyi çoğaltmak için çaba harcamak mı bizi yoruyor, bilmiyorum? Ama bildiğim bir şey var, ışık ve aydınlanma bu yazının her bir satırına özenle işlenmiş ve dile gelmiş. Yüreğine, emeğine sağlık Figen…
çok teşekkür ederim duygular bir…