Bağlam; herhangi bir şeyi neye bağlayarak ya da ilişkilendirerek ona anlam kazandırdığınızdır.
Her şey anlamını bağlamında bulur. Diğer bir ifadeyle, başka bir şey ile anlamlı bir bağlantı içinde olmayan herhangi bir şey, kendi başına anlamsız sayılır. Dolayısıyla bağlamından koparıldığında, her şey anlamını yitirir ya da başka bir bağlam ile yeni bir anlama bürünür. Bu yüzden herhangi bir sözü çarpıtmak ve yanlış anlamak fazlasıyla mümkündür.
Gerçekte her ilişki, sadece anlamlı bir bağlantıdır. İlişkinin ne şekilde kurulduğu, anlamın ne şekilde örüldüğünü de anlatır. Bir ilişkinin anlamını yitirmesi, farklı bağlamlar söz konusu olduğunda ilişkide yeni bir anlam örgüsü zorunluluğunun karşılanamamış olmasından başka bir şey değildir. Türkçesi, yeni ve anlamlı bağlantılar kuramayan her ilişki ölür.
Bunun her an idrakinde olmasak da hayatta her şey, (en azından kuantum ya da madde ötesi alanda) diğer her şeyle bağlantı içindedir. O yüzden hakiki bir ilişki, ancak bütünsel bir bağlamda mümkün olabilir.
Bütünsel bir bağlam, olası tüm bağlantıları ya da olası tüm bakış açılarını kucaklıyor olmakla mümkündür. Bu bağlamda bütünsel bir ilişki, aynı anda sonsuz sayıda yüze açık ve dönük olabilen bir ilişkidir. Dilerseniz buna, tümüyle “açık” bir ilişki durumunda olmak da diyebilirsiniz. Dolayısıyla bir insanı da gerçek bir insan yapan şey, tümüyle açık bir kalple ve daima anı anına, anlam üreten ilişkiler içinde olmaktır.
Yine de büyük bir sorun var. Böyle bir bütünsellik ve açık olma hali, ancak herhangi bir hareket içermediğinde mümkün olabilirdi. Çünkü her hareket, bir yerden diğerinedir. Bir yerden diğer bir yere giden hareket, aynı yerden başka yönlere giden hareketi dışlar. Dolayısıyla bütünsel bir bağlam içindeki tümüyle açık bir ilişki aynı zamanda ilişkisizliktir de. Belki sırf bu yüzden “Tanrı yoktur” diyenler de “Tanrı vardır” diyenler de tümüyle haklı sayılabilir.