Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Tecavüze Ne Vaat Edebiliriz?

“Ben tecavüzüm” dedi, pis pis sırıtarak.

“Olmaz! Olamaz! Bu nasıl bir durum? Bebeğe, öz çocuğuna, sokaktaki hayvana ve dile gelemeyen daha bir dolu varlığa. Sen…”

 

 

“Konuşmana izin veremem. Hepinize tecavüz ettiğimde, ben daha da güçleneceğim.”

“Sen… Sen nereden oluştun böyle?”

“Savaşlardan beri varım. Aslında milyarlarca yıldır varım. Ayrıca siz tecavüz enerjisini çok seversiniz. Beni de bu sevgiyle yaratmadınız mı?..”

“Orada dur bakalım!.. Sen sevgiyle var olamazsın!”

“Yoo, siz sevdiniz beni. Kaç kişi bunu düşünüp hayal ederek sevişirken haz duyuyor? Bunu düşleyen erkek, kadın bundan ne kadar zevk alıyor biliyor musun? O yüzden beni severek ve isteyerek yarattınız.”

“Sanırım seninle sevgi kavramlarımız farklı. Sen dibine kadar karanlık bir enerjisin.”

“Öyleyim. Siz beni o yüzden seviyorsunuz. Ben çok kolay harekete geçen bir enerjiyim. Beni düşlediğiniz an, hemen sizin enerji alanınıza girerim. Dediğim gibi çok kolaylıkla şekil alırım ve sizin tarafınızdan -savaşlar başta olmak üzere- en büyük silah olarak yaratıldım. Benim en büyük sırrımı daha henüz bilmiyorsunuz. Ben sizin ‘en iğrenç’ diye nitelendirdiğiniz şekilde bir tecavüz gerçekleştirsem bile devletlerinizin bunu görmezden gelmesinin nedenini hiç bilmiyorsunuz. Ben onların kullandığı hipnoz enerjisinin yan etkisiyim. Onlar bu etkinin olacağını hesaplarlar ve seslerini çıkarmazlar. Enerjiyle oynadıkları için ben kaçınılmaz bir şekilde meydana gelirim.

Savaşarak ele geçirilemeyen yerleri, tecavüzle, tacizle çok kolay sindirilebilir hale getiririm. Sizin üst kademede takılanlarınız her seferinde bundan çok zevk alır; çünkü kadınların çığlıkları onlara inanılmaz güç verir.”

“Bebeklerin ne suçu var? Onlara nasıl bu kadar acımasız olabiliyorsun?”

“O konu ayrı bir haz duygusudur. O kadar saf enerjiye açım ki bilemezsin… Siz biraz büyüyünce, zaten birbirinize fiziksel, sözsel ve yazılı olarak çok fazla tecavüz ediyorsunuz. Yorgun olduğum zamanlar sizi izlemek çok eğlenceli. Sıkılıyorum bazen de sizden. Fakat bebekler çok taze.”

“Kes sesini tecavüz! Kes sesini! Bebek diyorum, nasıl bu kadar aşağılık olabiliyorsun?”

“Hahaha… Beni bu kadar aşağıya indirenlerden git hesap sor! Sana, sizden sıkıldığım için ve sizin birbirinize tecavüzünüze dikkat çekmek için de yapıyorum desem, sen yine bağırmaya başlayacaksın. Zaten artık birbirinizin bilincine sızmış şekilde, benden bile daha büyük bir enerjiyle hareket ediyorsunuz. Ben sizin artık veçhenizim. Kim kimi kandırıyor? Kim kimi eziyor? Kim kimin altında ve üstünde kalmamak için yarışıyor? Kendinize biraz böyle baksanız nasıl olurdu?”

“Kendini haklı çıkarmaya mı çalışıyorsun?”

“Sen hâlâ anlamadın. Biraz daha örnek vereyim. Kim kimi en saf haliyle sevmeyi reddedip onun hakkında dedikodu yapıyor? Bu diğerinin namusuna tecavüz değil mi? Kim kimi, hesap kitap yaparak hayatından anında defediyor? Bu diğerinin hayatına tecavüz değil mi? Kim kimin özüne bakmak yerine, cebine gözünü dikiyor? Bu, diğerinin malına tecavüz değil mi? O yüzden hesap sorma! Beni siz yarattınız! Ben kolaylıkla gitmem. Ben sizi, size yansıtıyorum. Ben tecavüz veçhenizim. Benimle uğraşmayın. Bu şekilde benimle baş edemezsiniz.”

“Ederiz. Senin artık bu enerjiden özgürleşmen lazım!”

“Hahaha… Savaş yıllarınızdan beri ülkece karma yaratarak beni daha da güçlendirdiniz. Komşunun komşuya tecavüz ettiği bir enerjiyi nasıl özgürleştireceksiniz? Karmaymış…”

“Seni nasıl yarattıysak aynı şekilde tekrar en saf haline dönüştürebiliriz. Seni saf bilince geri çağırarak bunu yapabiliriz.”

“Gelmem. Benim yerim çok iyi. Size güven olmaz. Siz birbirinize tecavüz etmeseniz de bunu zaten kendinize yaparak illüzyonda yaşıyorsunuz. Kendinize, özünüze zaten yeterince tecavüz ediyorsunuz. Size geri dönersem, varlığımı nasıl sürdüreceğim? Zaten oldukça kuvvetli bir enerjiyim. Bir kişi özünden uzak bir davranışa girdiğinde daha da korkutucu ve güçlü olmaya devam ediyorum.  Bunu milyonlarcası yaptığında gerisini düşünmek bile istemezsin. Ayrıca sen bana ne vaat edebilirsin? Beni geri çağırman da ne demek?”

“Yuva enerjisi diyoruz biz buna. Saf bilincin ve sevginin olduğu alana seni geri çağırıyoruz ki; bize bu sefer hizmet et. Sen şimdi karanlıkla bunu yapıyorsun. Işığa, yuvaya geldiğinde gerçek birlik olmaya başlayacak. Haz duygusunu tam olarak bileceğiz. Birleşmeyi kalpten yapacağız. Bedenlerimizi güzel ve sağlıklı kılmak için ruhumuz ve zihnimizle bütünleşmeye başlayacağız. Bu güvenli alanda yaşaman demektir. Sen artık çok yoruldun ve bizim dikkatimizi çekmek için bebeklere kadar enerjini gösteriyorsun. Büyükler senin için artık o kadar ses getirmiyor, ama sen yaptıklarını, herkesin kanını donduracak kadar gösterdin. Yeterince dikkat çektin. Ben de seni burada yakalıyorum.

Biz seni yeterince dışarıda tuttuk. Görmezden geldik. Acizlik hissettik. Sonra da sana büyük güç verdik. Kabul et, yoruldun. Artık yuvaya gelmeye ihtiyacın var.

Yuvaya gel tecavüz veçhemiz. Seni biz yarattık. Sorumluluğumuzu alıyoruz. Sana basitçe şunu söylemek istiyorum: ‘Yuvaya hoş geldin tecavüz veçhemiz.’

Burada sana, berrak, sevgi dolu, tam ve bütün olabileceğin bir yaşam vaat ediyorum. Bunu daha önce yapamadık, çünkü farkında değildik. Artık bu vaat gerçekleşiyor. Sen yuvaya geldikçe, üzerindeki karanlık çekilecek. Seni milyarlarca yıldan beri durmaksızın yaratıyoruz, hem kendi ülkemizde, hem de tüm dünyada. Şimdi bunun sorumluluğunu alanlar, bu yazıyı okuyanlar kalplerinde ne demek istediğimizi biliyorlar ve hissediyorlar.”

Ve de öyledir…

Exit mobile version