Kültürel öğreti diye sunulan pek çok araç, spiritüel geçinenlerin icad ettiği oyuncaklardır; işin içinden çıkamayanların, boşluğa düşenlerin, avunsun diye ellerine verilir ki… oyalansınlar; işin içinden iyice çıkamasınlar…
Sözde spiritüel diyebileceğimiz bu tipler, kapitalizmin birer neferidir, aslında o ideoloji için çalışır yani uhreviyatla falan ilgileri yoktur; görevleri de insanları inanç kalıpları, ritüel ve kurallarla sarıp sarmalamak, asıl odaktan uzaklaştırmaktır.
Bazısı bunu bilinçli, bazısı da bilinçsiz, farkında olmadan yapar ancak yine de yapar…artık farkında değilim savunmasının anlamının da hükmünün de kalmadığını bilmeden yaparlar bunu…
Asıl odak ise uyanmak, önce birlik, sonra da teklik bilincine erişmektir… Ancak o noktaya bu araçlarla ulaşılamaz; o noktanın tam tersine gidilir…
Bunu nasıl mı yaparlar? Anlatayım:
Dualite (ikilik) kavramını kullanarak…
Güya dualiteden çıkaracaklarını iddia ederken onun dibine sokarak…
Şimdi, burada mutsuz olan bir sen, eğer dediklerini yapar, yollarında yürürsen ilerde bir yerde mutlu olacak bir sen varmış algısı yaratarak yaparlar bunu; sanki iki ayrı sen varmış gibi ikiye bölerler seni…
Aha işte, dualitenin dik alası; hani birdik? İkiye ayırdın ve birliği böldün! Ne oldu şimdi? Haydi işin yoksa birleştir bakalım kendini!
Dualite zihindedir ve bu amip gibi çoğalan sözde öğretiler tamamen zihne yöneliktir; dolayısıyla seni dualiteden çıkaramaz. Böyle bir güçleri yoktur, niyetleri de…
O yüzden ben kendi adıma öğretiler ötesine geçtim; kendime böyle bir yol çizdim. Artık kimsenin borusunu öttürmüyorum.
Kimlerden ne öneriler geliyor, bize katıl diye, bir bilseniz…
Benim gibi biri içlerinde olmalıymış da yoksa büyük kayıp olurmuş da…falan da filan…
Sanki siyaset yapıyoruz da parti değiştireceğiz anasını satayım! Yemezler!
Ben sadece Evrensel Yasalara uygun şekilde yaşamayı ilke edindim; az ötede oynayın, bana bulaşmayın!
Hem ne demiş bir bilen:
“O’nunla aranda ara yok ki aracı olsun.”
Ee, bunlar ne o zaman? Aracının dik alası!
Bu arada, yanlış anlaşılmasın, kadim öğretilere lafım yok; o yola baş koyanlara da saygım sonsuz. Hem onlar bu sözde spiritüeller gibi dayatma yapmaz hatta fazla ortada görünmez.
Ortada cirit atmak bu soytarıların işi…
Bir ikisine kilit sorular sordum; beni öyle bir ikna et ki haklısın diyeyim dedim, apışıp kaldılar çünkü çoğu aslında neyi savunduğunu bile bilmiyor; içi boş kavramları diline pelesenk etmiş, meczup gibi dolaşıyor.
Bu soytarılar mı beni uyandıracak? Haydi canım, boşversene!
Uyanın ancak önce oyuna geldiğinize uyanın. Buna uyandıktan sonra diğeri için yani asıl uyanış için önünüzde bir engel kalmadığını göreceksiniz…