“Bundan böyle, insanların ustalıkla düzenlediği aldatılara kanan, her öğreti rüzgârının etkisiyle çalkanıp sürüklenen çocuklar olmayalım. Tersine, sevgide gerçeği sürdürerek, baş olan Mesih’e doğru her yönden gelişelim. O’nun sağlayışıyla bedenin değişik parçaları birbirine uymakta ve tüm beden eklemlerde bağlantıda tutulmaktadır. Böylece her değişik parça kendine düşen işi yaparken, bedenin büyüyüp gelişmesine ve bir yapı gibi kendisini kurmasına sevgi aracılığıyla katkıda bulunmaktadır.”
Efesoslulara Mektup (14-16)
23 Mart Çarşamba günü 03 derece Terazi’de bir Ay Tutulması meydana geliyor. 2012’de başlayıp, 2013’de dip noktasına gelen enerjileri toparlayıp harmanladığımız, süzdüklerimizle yola devam edeceğimiz bir süreç içindeyiz. Artık yıllar içerisinde yoğurduğumuz, renklendirdiğimiz hamurun fırına girdiğini, iyice pişmiş bir halde karşımıza geleceğini düşünebiliriz. İlişkilerimiz nerede başlıyor, nerede bitiyor. Dengeyi ve huzuru nerede yakalayıp, hangi davranış ve dürtümüzle kaybediyoruz. Nasıl dengeleneceğimiz konusunda bir hayli olay ve durum yaşadıktan sonra, şimdi ölçüyü bilme ve kullanma dönemindeyiz.
Terazi’nin sembolize ettiği adaleti ve güzelliği yaratabilmek için tüm kusurlarımızdan arındığımız, ilişkilerimizin ve toplum olarak kefelerimizin ciddi biçimde sallandığı bir süreçten bahsediyoruz. Tüm dinlerin kaynağı ve yöntemi olan birleştirici sevgiyi içimizde ve dışımızda gerçekleştirebilmek için genetik bedenimizden, verilmiş tepkilerin tortularından ve zihnin illüzyonlarından arınmak için güçlü bir Ay tutulmaları serisinin içinden geçtik. Bu son seride Anne tekrar bedenlerimiz üzerine şefkati uzatıyor ve ışığa teslim olmamız için bir an durmamızı ve hissetmemizi istiyor. Duygusal ve hormonal olarak tetiklenen bu süreci en iyi biçimde geçirmek, kendi en iyi ölçümüzle hizaya gelerek, geçmişten arınmak anlamına geliyor. Ruhumuzun aslında tek bir Ruh olduğunu fark ettiğimiz, sözsüz, ama yoğun bir sese sahip bu anı genişletme şansına sahibiz.
Anın gelişimini sağlayan Aslan, dramatize ettiğimiz yoğun tutkuların altında, uzun zamandır karanlıkta kalmış gerçek yaşam enerjisini ve mutluluğu, biraz çevremizden uzaklaşarak, bize çok da tanıdık olmayan yerlerde, işlerde ve insanlarda bulabileceğimizi söylüyor. Koruyucu pençelerini sıradan günlük yaşamın ötesinde, her günkü düşünce ve insan âleminin ötesinde ne olduğunu görmemiz için uzatmış durumda. Aslan – Koç ve Yay arasında gerçekleşen bu ateş üçgeni Yaşam Enerjisi ve Mutluluk duygusunu referans alarak, bizi sınırlayan düşünce ve adımları eritip, içimizde uyuklayan Çocuk enerjisini takip etmemiz için bir yol açıyor. Uzun zamandır unuttuğumuz, toplumsal olarak içimizden çekilip alınmış olan Yaratıcılık, Saflık, Neşe’nin içimizden gelmesi ve geçtiğimiz aya nazaran irade ve eylem gücümüzün yükselmesi söz konusu. Bir süredir terk ettiğimiz sokakları tüm gücümüzle geri alırken, alışveriş merkezleri yerine pek gidilmeyen parkları, sokakları, galerileri, dinsel ve kültürel yerleri kullanabilir, kendimizi mekânla besleyerek, ufkumuzu genişletebiliriz. Kendi toplumumuza ve her günkü yaşamımıza biraz dışarıdan bakacağımız her etkinlik, son derece yararlı ve dönüştürücü olacak, yaşadığımız blokaja güzel bir açıcı görevi görecektir. Kitlesel olarak yığıldığımız ve aslında bizi bunaltan, kendi doğamızdan ve Tanrı’dan uzaklaştıran, dürtülerimizi ve cüzdanımızı kontrol altında tutan mekânları bırakmamız, onları da daha insancıl ve yaşanılabilir bir yer haline gelmeye teşvik edecektir.
Kaynağımızı uzaklara akıtarak, yaşadığımız döngüleri hem kişisel, hem de toplumsal bazda dönüştürdüğümüz bir dönemdeyiz.
Satürn – Yay; Okunu uzağa fırlat.
Mars – Yay; İnancını adımla.
Bu uzağı hedefleme döneminde, yabancı diller, uzak ülkeler, astroloji, bilimin dinle ilişkisi, dinin kültürle ilişkisi, tüm bunların yaşamımızı nasıl örgütlediği ve kuşattığı konularına bir de kendi kurulmuş düzenimiz, adetlerimiz ya da adetlerin dışında kalışımız açısından bakmamız, sorumluluk aldığımız konularda neyin nasıl değişmekte olduğunu da görünür kılacaktır. – Özellikle ilişkilerimiz, bütçemiz, ortaklıklarımız üzerinde bir spot.
Tutulma yöneticisi Güneş, Tanrı’yı duymak için kulak kesildiğimizi ve kalbimizi güçlü biçimde hissedeceğimizi gösterirken, Ay, Dünyasal etkilere dikkat çekerek, “Tanrı’yı duymak istiyorsan, zihnini temizlemelisin,” diyor. Yol haritamızı belirlemek ve doğru karar verebilmek için fikirlerimizin biraz antrenmanlı olması gerekiyor. Güneş’e hemen bitişmiş olan Merkür Koç’ta söylerken düşünme ya da önce yapıp sonra düşünme eğiliminde olacağımızı, kendimizi güçlü biçimde aynalayacağımızı gösteriyor. Bu enerjiyi doğru kullanabilir ve tutulmayı kendimiz için bir farkındalık vesilesi alabilirsek, gideceğimiz yöne götüren ilhamları dile getirmemiz söz konusu olacaktır. Bu nedenle kalbin (Aslan) dile gelmesiyle; saf, çocuksu isteklerimiz, kızgınlıklarımız (Koç) ne diyorsa ifade etmekte yarar var.
Zamanın arka planını gösteren Jüpiter- Satürn karesine döndüğümüzde, para girdilerimizin bizi bekletip, geciktirdiğini – istediğimiz oranda olmadığını, öte yandan aşk yaşamı, çocuk sahibi olmakla ilgili konuların, bir şey yaratıyor olmanın o kadar da akışkan olmadığını ve eski alışkanlıkları fesheden bir sorumluluk gerektirdiğini görebiliriz. Yeteneklerimiz neler, neler yemiş – içmişiz, bunlar bizi nereye getirmiş. . . Tüm bu soruları yalnızca sorarak küreğimizin yönünü yavaş yavaş çeviriyor ve ilahi planın desteğiyle yol alıyoruz. Ancak aldığımız yolun geçmiş ve geleceğimizle ilişkisini İdrak ederek, yavaş yavaş. . . Çünkü Satürn yavaşlıyor ve 25’inde zamanı döngüsel hale çeviriyor. Nereye ne inşa ediyorsak şimdi harcı gözden geçiriyor, neden koydum, ne kadar koydum, böyle nasıl bir şey ortaya çıkıyor, diye sormaya başlıyoruz. 13 Ağustos’a kadar, Nisan’da Mars’ın da katılmasıyla son derece sıcak ama hızla hareket edemeyeceğimiz, akıntıya karşı kürek çekiyor gibi hissetmemek için de sabır ve eylem arasındaki ilişkiyi yeniden düzenlememiz gereken bir süreçteyiz. Otomatik yaptığımız konular, eylemler bu dönemde kendilerini belli edip, üzerine düşünülmek isteyecek. Dolayısıyla “Acele giden, ecele gider.” Sözüne bir de şöyle bakabiliriz; “Yavaş giden, kendine gelir.” Gerçekten bu 23 Mart’taki Tutulma bünyelerdeki ateşi yeniden düzenleyip, nasıl somutlaştırdığımızı topyekûn değiştirme derdinde. Hatırlarsak bu tutulma serisine birçok isim yakıştırılmış, komplo teorileri alıp başını gitmişti; Astrolojiyle ilgilenen insanlar olarak biliyoruz ki tesirler, irade süzgecinden geçerek işler. Dolaysıyla kendi kıyametimizi nasıl kopardığımıza dikkat edersek, Cehennem’le Tropikal Ada arasında nerede durduğumuzu fark edebilir, güzel geçişler sağlayabiliriz. Zira 13 Ağustos’a kadar ateşle oynamaya devam edeceğiz. Eğer sonunu iyi yazarsak, son sahnede tüm filme yeni bir anlam yükleyebilir, Zodyak’ın gülümseyen yüzünü keşfedebiliriz.
Bu tutulmada öne çıkan faktörler neler?
Her şeyden önce yurtdışı, yabancılarla ilgili konular, yayıncılık, hukuk, akademi işleri ve eğitim konusu ilgilenenlerin gündeminde olacaktır. Bu konularda hızlı değil, kalıcı ilerlemelerin, belki dönüp tekrar üzerinden geçmelerin söz konusu olacağı bir sürece giriyoruz. İşleyen süreçlerin aksaması yoluyla perspektifimizi ve becerimizi geliştirebilir, nereye odaklanacağımızı keşfedebiliriz.
Aracılık ettiğimiz konu ve kurumlarda sorumluluklarımız artabilir; elçiye bu kez zeval olabilir.
Astroloji din, felsefe ya da yaşamı anlamlandırma biçimimizde, Tanrı’yla olan diyaloğumuzda sorgulamalar, derinleşmeler ve yenilenmeler görülebilir. Ufuk çizgimizi değişebiliriz.
Çocuklarımız varsa onların eğitimi, işleri ve sağlığıyla ilgilenebilir, onlar için sorumluluk alabiliriz. Çocuk sahibi olmak istiyorsak bu konuda bir şeyler hızlı ilerlemeyebilir.
Aşk ve ilişkilerde birlikte inşa etmek teması gündeme gelecektir. Ortak bir hedefi olmayan ilişkilerde yön odaklama, geleceğe yönelik planlar gündeme gelebilir. İlişkilerin hukuki yanları ortaya çıkabilir.
Sanatsal bir uğraşımız varsa ya da yaratıcılığımızı nereye kullanıyorsak kendi retrospektifimizi gerçekleştirip, işlerimizi inceleyeceğiz. Eylül’de sezonu açarken, tarzımızı tamamen değiştirmiş, yurtdışına açılmış vb. olabiliriz.
Duygusal ve zihinsel olarak son derece dolu hissetmek ve dengeleme ihtiyacı söz konu olacağından, kendimize huzuru hatırlatmamız bu süreçte bizi dönüştürecek olan anahtardır.
İlişkilerimiz
Evlilik ve ilişkilerin özel ilgi istediği, dikkatli olmamız gereken bir süreçteyiz. Kendi yetenek ve değerlerimizi düzenlemeye odaklanarak, ilişkimizi dengeleyebiliriz.
Fedakârlık vurgusu, kurban durumuna düşme, yardım ve muhtaçlık ya da gözü yaşlı durumlara girme ve yetersiz hissetme riski olan bir dönemdeyiz. İlişkimizle ilgili hayallerin, gerçeklerle yüz yüze geleceği ve sağ çıkıp – çıkmadığını göreceğimiz günlerdeyiz. Nisan başına kadar etkili olan bu süreçte, kendimize karşı hissettiğimiz sevgiyle ilgili bir testten geçtiğimizi düşünebiliriz. Bu dönemi duygularımızı yazarak, çizerek, hayvanları besleyerek, sanata hayatımızda yer vererek sağlıklı atlatabilirsek, Nisan başında güzel sürprizlerle karşılaşabiliriz. Ama özellikle bu haftaya dikkat etmekte, Venüs’ü korumakta yarar var.
Işık olsun.