Altruizm

Kendini düşünmek yerine dışarıdan herhangi bir ödül beklemeden hatta bazen bedel ödeyerek, başkalarına iyilik yapmak veya onları mutlu etmek çabası… Birine bir iyilik yapmak ya da onu mutlu etmek üzere bir şey vermek… Tam olarak, ne demektir acaba? Bende olan, gerçekten benim diyebileceğim ne var? Bedeni vermek, fikir vermek, gerçekten vermek midir? Kullandırmak mıdır? Yoksa geçici olarak paylaşmak, pay etmek midir?

Birine derken o kişiyi neye göre seçeriz? Benim o kişiden alacak bir şeyim yoksa ben yine de verir miyim? Sonuçta verdiğim her neyse karşılık beklentisi oluşmuyor mu? Fikir verdiğimde, yapılmasını istiyorsam bu egoma hizmet ediyor mu? Bedenimi kullanırken bir başkasının bedenini de, “ele geçirdiysem” bunu daha ne kadar süre elimde tutmayı arzuluyorum acaba?  Bu soruları daha önce sorgulamıştık zaten…  Beden, akıl ve ruha bakınca hangisinin kime, neye hizmet ettiğini de düşünüyorum.

Hükmetmek, sahiplenmek, sahip olmak dürtüsüyle mi hareket ediyorum acaba? Karşılığında hiçbir şey beklemediğimi düşündüğümde, acaba biraz olsun takdir de mi istemiyorum? Ben birine vakit ayırıp değer verdiğimde karşımdaki kişiden de bir şeyler ummak, hak mıdır? Bu hak nereye kadardır? Ben bunu bilinçsizce bile beklerken karşımdaki kişinin düşünce, söz ve eylemleri neden beni etki altına alır acaba? Fark edilmek, varlığıma teyit almak, önemsenmek, takdir edilmenin her biri dışarıdan gelen ve beni iyi hissettirirken, doldurduğu boşluk neresidir? İçimdeki o boşluk, sürekli dışarıdan dolacaksa ben birilerine ve o kişilerin söylediği, yaptığı şeylere muhtacım demektir. İhtiyaç gördüğümü sandığım bu şeyler gerçekten gerekli mi yoksa arzu ve istekler midir? Bunlar olmadığı zaman bende uyandırdığı duygu nedir? Benim eksik yanım illa dışarıdan dolacaksa ben kendi kendime yetmiyorum demek, değil midir? Bu sorunun cevabı ve çözümü bendeyse ben nasıl bulacağım?

Bahsi geçen soruların yalnızlık veya yalnız kalmakla alakası yoktur. İnsan sosyal bir varlıktır diye öğretilmiş ve ben bunu kendime uzun bir zaman yaşatmışım. Biri veya birilerine bağ, bağlılık veya bağımlılık içinde hayatımı sürdürmüşüm. Başkasına yaptığım her şey kendim içindir. Gerçek altruizm, egoizmin zıddıysa ben benden vazgeçmeden ortaya çıkamaz. Tüm yatırımlar, kendime bir kâr veya faiz getirsin diyedir. İyilik yap ve denize at deyimi, yap ve unut gitsin demek oluyor. Fakat uygulaması seneler geçtikçe zorlaşıyor. Balık bilmezse Halik bilir kısmı daha çok anlam kazanıyor. Bu evren, benim dünyam ve şahsımın varlığı, Yaradan’a inanç arttıkça arzu ve isteklerimden arınıyor. Arzu ve isteklerin doymayan bir boşluk olduğuna şahidim. O zaman ben bu hayatı ne için yaşıyorum sorusuna cevap arıyorum. Hayatın anlamı herkes için farklı olabilir. Bu demek ki dünyada şu anda var olan 7 milyar insan, hayatın anlamını kendilerine göre yaşadıkları deneyimler doğrultusunda açıklayabilir. Her biri de ayrı ayrı doğrudur. Bu onların gerçeğidir. Benim doğrum değilse bile bahsi geçen, insanların gerçek diye gördükleri, kabul ettikleridir.

Ya amaç? Hayatın amacı nedir?

Benim burada olma sebebim ne? Varoluşumun, varlığımın gerçek gayesi nedir? Ben kime, hangi şeyi yapmak için buradayım? Herkes gelip geçicidir. Zaman denilen unsur, zihnin bir algılaması olsa bile hepimiz ölümlüyüz. Gün gelecek ve ölümü tadacağız. Bizi korkutan, derinlerde bir yerde ölecek olmak değildir aslında. Nasıl yaşamamız gerektiğini bilmediğimizden korkuyoruz. Beni asıl tedirgin eden şey, hayatımı boşa harcadım dememek için, yapmam gerekenin ne olduğunu bulmadan göçüp gitmektir. Geldik, geçiyor ve gideceğiz. Ben vardım, ben varım derken bile ileriye bakıp ben var olacağım demek, lüksüne sahip değilim. Yarın yok, yarının geleceğinin garantisi bulunmuyor. Benim olacağımın, varlığımın süreceği kesin değil. Zaman sürecektir benli ya da bensiz… Yaşam devam edecektir benimle veya ben olmadan. Birine bir şeyler yapmak demek, kendinden vermektir. Altruizme hazır mıyız? Ben burada ne yapmalıyım sorusunun cevabı, benim arzu ve isteklerim nelerdir sorusuna bulacağım yanıttan çok uzaktır. Benim neyime ihtiyaç duyuluyor? Ben burada hangi boşluğu dolduruyorum acaba? Benim varlığım birine faydalı olacaksa bu beni var eder zaten. Bir insana ulaşmak, yüreğine dokunmak, ruhunu görebilmek yepyeni bir dünya yaratmaktır. Bir kişiye elini uzatmak, tamir edilecek dünya için işe başlamak demektir.

Yaradılış henüz tamamlanmamıştır. Düzeltilmesi gerekenler varken bunu kim, ne zaman yapacak diye düşünüp, bir başkasının yapmasını beklemek ya da emek gösterenleri izleyip yorum yapmak, hayata seyirci kalmaktır. Ya film oynarken başrolü kaparsın ya figüran olur veya seyirci koltuğundan izlersin. Seçim benim, hayat benim! Hayatın anlamı zaten seçtiklerimizden ibarettir. Bize bahşedilen en yüce özellik önümüze çıkan yol ayrımlarında nereye gideceğimizi bulmak değil midir? Akıl haritasında kalbimin pusulası ile yol alırken, karşıma çıkanları da gözetip birlikte yol alabilirim. Bu yolu kimse benim için yürüyemez. Elimi tutup, benimle yol da alamaz. Verdiğin kadarsın. Vermekle de alırsın. Allah almasını bilene verendir. Sen hep verenlerden olasın…

Yazar Hakkında

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir