Aşk onarılmaz. O onarır

“Aşklar mı diyordun, anladım.
Senin incindiğin benimse
Yollara düştüğümdür yeniden”(*)
Herkesin baş etme biçimi farklıdır. Kimi donar kalır kimi oradan uzaklaşır. Kalbimizi açtığımız her serüven, bir yerinde acı barındırır. Burnumuzun direği sızlayacak, gözümüz kararacaktır. Yolun sonunda görünen o ışık yokmuş gibi! Ve yolculuk, tam da bu acının, tüm varlığımızı felç etmesine izin verdiğimizde başlar.
Aşk onarılmaz. O onarır
Yeni bir kapı aralanır. Kendimizi acıdan koruyamayız. Onun olmadığı bir hikâyede, yaşıyor sayılmayız. Bize, hâlâ yaşıyor olduğumuzu hatırlatır. Onunla yaşayan bir varlığa dönüşme şansı kazanırız. Acı veren, aynı zamanda uyandırır. Tüm bunların ne için olduğu anlaşılır.
“Biten bir aşk için
Söylenecek söz şu olmalı:
– Güzeldi yine de”(*)
Güzeldir çünkü. Bir adım daha yaklaşır insan kendine. Cennete ve cehenneme, dans ederken bulur kendini o kılıçtan keskin, kıldan ince köprüde. Kanatları varmış aslında! Uçar bulur kendini, tam da hikâyesinin sonunun geldiğini düşündüğü anda. Kanat, dünyaya kendisiyle birlikte getirdiği hediyedir. Uçmak, onu dünyaya vermek ve dünyadan kendini almak, böylelikle sonsuzlaşmak demektir. O, herkesin hep özlediğidir.
“Hiç kimse bir aşkı
Onarmaya kalkmasın
Kaybedilmeye değer
En güzel anında bitirilmişse eğer”(*)
Aşk onarılmaz. O onarır. Geçmişin kırıp geçtiklerini… Kırılmak acı verir. Zinciri kıracak şey de bundan başkası değildir. Eski bir şarkı hatırlıyorum: “Yaşamak zevki verir ruhuma sonsuz kederin.” İlk duyduğumda, nasıl biri böyle bir söz edebilir diye düşünmüştüm. Şimdi ne demek istediğini biraz daha anlıyorum.
Hissetmenin ağırlığı altında yorgun, kalplerini derin okyanuslara gömen yaşayan ölülerin dünyasında, onlardan biri olmaktansa kalbini göğsünde tutmayı başarmak, epey devrimci bir eylemmiş.
-Ama anne, acıyor!
-Hayır çocuğum, yaşıyor! Senin kalbin, yaşıyor.
Ve ancak yaşayanlar, yaşayanları ve artık kendisi için çok geç olanları fark edebiliyor.
Kalbinize bakın! Acıyor mu? Öyleyse umut var! Çok şükür.
(*) Aşklar mı I II III, Ahmet Telli

Yazar Hakkında

25 Şubat 1989’da fırtınalı bir gecede dünyaya gelmişim. Üç gece ha doğdum ha doğacağım diye hastane yollarını teptirmişim. En nihayet emin olup yeryüzüne inmişim. Fırtınayı hep sevdim, sağlamcılıktan da vazgeçmedim. Lise zamanlarına kadar epey inek bir öğrenciydim. Harçlıklarımla yeni test kitapları alır, test çözerken şarkılar söylerdim. Bir müddet babaannemlerle yaşamıştım. Babaannemin bu değişik çalışma biçimime olan şaşkınlığını hissederdim. Çalışmayı hep sevdim, kendi yönetmlerimle bunu yapmayı daha çok sevdim. Fen lisesini kazanmıştım. ‘’ Bu öğretmenler beni değil notlarımı seviyor! ‘’ diye fabrikatör kızıyla fakir ama gururlu delikanlıyı andırır bir duygu krizi yaşamıştım. Bu benim için dönüm noktasıydı. Artık daha az çalışıp daha çok yaşıyordum. Rehber öğretmenimle düzenli görüşmelerim oluyordu. Kendimi sosyal çalışmalara verdim. Fen lisesinde bunu( şiir dinletisi, tiyatro ) yapmaya kalkınca biraz ortalık karışmıştı. İTÜ Mimarlık fakültesi Şehir ve Bölge Planlaması bölümünü kazandım. Konservatuvar istiyordum. Üç sene boyunca her aralık ayında okulu bırakıp konservatuvar sınavlarına hazırlandım, olmayınca geri döndüm ve en nihayet ‘’ Her şeye rağmen bırakıyorum! ‘’ deyip yarı zamanlı, özel bir konservatuvara kaydım olmuş buldum kendimi! Bu zaman zarfında part- time bir fast food firmasında kasiyer olarak( bir buçuk yıl ) ve ardından bir kafede falcı olarak( üç buçuk yıl ) çalıştım. Açıköğretimden sosyoloji bölümüne kaydımı yaptırdım. Son sınıftayım. Üç aylığına Antalya’ya gidip iki buçuk sene orada yaşadım ve birçok ruhsal eğitim( Reiki Master, EFT( Duygusal Özgürleşme Teknikleri ), Şamanik rüya, Yaşam koçluğu, Meditasyon… ) alarak kendi derinliklerime bir yolculuğa çıktım. Deneyimlediğim Tarotu yeni bir bakışla yorumladım ve ona, bünyesinde barındırdığı numeroloji ile astrolojinin inceliklerini kattım. Şimdi yazıyorum, aslında okuyorum ve bunu seviyorum. Sizi seviyorum, Hüseyin Akdağ

Benzer yazılar

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
0
Would love your thoughts, please comment.x